Engin Sezen, The Circle
Şeb-i yeldâyı müneccimle muvakkıt ne bilir,
Mübtelâ-yı gama sor kim geceler kaç sâ’at.
Fuzuli
Zaman zaman kelimeleri hoyratça, umarsızca tüketerek, ilham kaynaklarımızı kurutuyoruz. Sloganlaştırıyoruz değerlerimizi, ideallerimizi. Hayatımızın manidar ayrıntıları, siyasi hayhuyda kaybolup gidiyor. Yabancılaşıyoruz kendimize, ruhumuza…
Süreç’te, özellikle de 2014-15’lerde, daha bir sıklıkla kullanılan, adeta slogan haline getirilen bir ifade vardı: Allah var, gam yok! Meydan meydan, ekran ekran yumrukların sıkıla sıkıla, hep bir ağızdan söylenen, haykırılan…
Albenili, meydan okuyan bir sözdü doğrusu bu, müşterisi mebzul bir slogandı!..
Amenna hak bir kelam. İnanç sahibi emindir, esenliktedir. Esenlik yurdundadır. Dünyaya kader-denk zaviyesinden bakar ve dünya hayatı tamamiyle bir imtihandır. ‘‘Dünya sevgisinin bütün hataların başı olduğunu’‘ bilir. Hayata, ‘‘bir ağaç altında gölgelenme” mikdarınca önem verir.
Dünyanın bütün mekkarlığına ve vefasızlığına rağmen ümit-vardır, evet ”sarsılsa da devrilmez…’ Ahval-i dünyanın neçe halleri vardır! Ayine-i devran renkten renge girer her daim.
”Bir dem gelir şadan olur, bir dem gelir giryan olur…
Bir dem sanasın kış gibi, şol zemheri olmuş gibi
Bir dem beşaretten doğar, hoş bağ ile büstan olur
Bir dem gelir söyleyemez, bir sözü şerh eyleyemez
Bir dem dilinden dür döker, dertlilere derman olur
Bir dem döner Cebraile, rahmet saçar her mahfile
Bir dem gelir gümrah olur, miskin Yunus hayran olur…”
Müslüman da sarsılır. Ve sendeler… Endişe ve keder onun da kapısını çalar. Ansızın. Dünyanın elemleri onun da kalbinde yuvalanır.
Onun kutsal bir hüznü vardır, melal sahibidir. “Iztırap insanıdır”…
İnsan olmanın hüznü vardır evvela…
Yasak meyveyi yemenin mahcubiyeti, nedameti… Dünya menfasının sürgünlüğü…Ölümlü olmamızın melali, yalnızlığımız, kanatlarımızı özgürce açıp kendi ufkumuzda serazad ve kayıtsız uçabilme arzumuz, fakat uçamayışımız…geçip giden zaman…evlad ü iyal… vefasızlıklar, ihanetler, sahte kişilikler…bizi insan olarak ardı gelmez gamlara salabilir.
Anımız anımızı tutmayabilir. Bastımız gibi kabzımız da vardır. Dünyalara sığmadığımız hallerimiz…uykusuz gecelerimiz. Bir günde dört mevsimlik hallerimiz.
Elbette..bazen düşeceğiz, sürteceğiz. Bazen şaha kalkıp başarıdan başarıya koştuğumuz gibi…Hayatın bin türlü hallerini tecrübe edeceğiz. Hayat bu! Acısıyla tatlısıyla her an yeniden var olacak, ölüp ölüp dirileceğiz. Yenileneceğiz. Yenilenmeliyiz.
Gamın da yeri var hayatımız da zevk u safanın da.
Adl-i İlahi herkese hissesini veriyor. Kah ağlatıyor kah güldürüyor.
Gam da gussa da keder de hüzün de insan için. Üzülmek, gamlanmak, melallenmek…tabii ve fıtri bir insan hallerinden. Yadsınamaz, inkar edilemez, ihmal edilemez.
…… …….. ……
Ne yapalım…
Dua dua dua
https://mfatihgezer.wordpress.com/2018/01/09/vakia-suresi-ile-bereket/
Dua ve Gayret
https://mfatihgezer.wordpress.com/2018/02/06/fatih-terim-taktigi-ile-imtihan-ve-fetihler/
Engin bey, bu yonunuzu bilmiyordum, bu yaziyla ogrenmis oldum. Hakkim cok uzerinizde; hem yazinizi okuyup gaminizi paylasiyorum, hem yorum yaziyorum 🙂
Comments are closed.