Engin Sezen

“Her can ölümü tadacaktır… Sonunda Biz’e döndürüleceksiniz…”   Enbiya 21.35

Kar yağıyor. Öyle güzel yağıyor ki!.. Bu İlahi ihtişama bırakıyorum kendimi bir süre. Sükunetle yağıyor, şiir gibi, ruhumu okşayarak…

“Bin yıldan uzun bir gecenin bestesidir bu;

Bin yıl sürecek zannedilen kar sesidir bu…” diyor Yahya Kemal.

Neden sonra, ölüme ve hayata dair derin düşüncelere dalmışken buluyorum kendimi. Ölümle hayat ne kadar içiçe! Bir var, bir yok…

Belki bir yarım saat kadar, “Bir kuytu manastırda duâlar gibi gamlı…” bir haldeyim.

…..

Ölüm hak… Mesele: bu idrakle yaşamak. Dünya, bir imtihan yurdu.

Yaşlandıça, ölüm hakikati daha farklı veçheleriyle tavazzuh ediyor hayal, his ve düşünce dünyamda. Günbegün, anbean idrakinden haz aldığım bir hakikat haline geliyor… Dünya, bir misafirhane; cazip bir seyrangah… Ne ki, bu dünyalar güzeli’in kalbimizde yuvalanması, bize iyi gelecek bir şey değil. Arzularımız, hırslarımız, emellerimiz…hep birer sabun köpüğü… Dünya yurdu, kendimizi rehavete, gaflete salacağımız bir yer değil.

Nailî Efendi gibi bakıp geçmek en iyisi:
“Mestâne nukuş-i suver-i âleme baktık,
Her birinin bir özge temaşa ile geçtik.”

……

Kar yağıyor. Öyle bir güzel yağıyor ki!…

Gün gelecek, kar yağmayacak artık benim için… İşte o ana kadar, bütün renkleriyle, halleriyle yaşamaya devam bu hayatı…