Engin Sezen

“İçim, ey içim. Bu yolculuk nereye?…”

                                                    Cahit Zarifoğlu 

Hakikat şu ki: Hayatımızı, kendimizi gerçekleştirebileceğimiz o potansiyel iç’imizde…Taşra’da bir yerlerde değil!

Ne ki, günlük hayatımızın hayhuyundan, taşranın gürültüsünden ruhlar, zihinler adeta engelli halde; bir tuhaf koşuşturmaca, bir körlük, sağırlık, belki de umarsızlık, umursamazlık…

Evet, hepimizin ödenecek faturalarımız, taksitlerimiz, kiralarımız, aidatlarımız, yapılmayı bekleyen alışverişlerimiz; türlü türlü hesaplarımız var. Meydanlardan, ekranlardan yükselen siyasi naralar…Türlü vaatler, kehanetler… Bütün bu dünyevi, insani haller, müşkilatlı durumlarımız, gafletimizin üstüne perde üstüne perde atıyor; zamanla da iç kaynaklarımızı kurumaya yüz tutuyor.

Huzuru, selameti, başarıyı, sıhhat u selameti taşrada bir yerlerde arıyoruz. Dışımızda… Rakamlarda, eşyada… Başkalarının takdirinde, tensibinde. Öteki‘ni alt etmede…Çoğu kez de kendimize rağmen.

Var mısınız, biraz ağırdan almaya, hatta bir nebze dur‘maya; sonra iç alemlerimize doğru ağır adımlarla yürümeye, benliğimize doğru, daha manidar iç yolculuklara!… Ruha, kalbe şifa olacak bu, sadece kendimize, içimiz’e uzanan mana yolculuklarına daha fazla zaman ayırmaya…Duygusal ve düşünsel hayatımızın sıhhati için, maddi ve manevi terakkimiz, ruhi kemalimiz için… Bireysel ve aile saadetimiz için, esenlikli bir hayat, üretkenlik ve başarı için!..

Bunu yapalım… Bir şekilde bu yolculuklara revan olalım.

Kendi’mize bakabildiğimiz keyfiyette, içgörümüz gelişecek, hayatımızdaki kimi şeyler daha ayan beyan hale gelecek, belki onulmazlarımız bir hal yoluna girecek. İçimize bakabildiğimiz keyfiyette işimiz daha asan olacak, belki kendimize daha şefkatli, daha merhametli hale geleceğiz, özsevgimiz, özsaygımız artacak. İçimize bakabildiğimiz keyfiyette açılacak kapılar bir bir, aydınlanacak ufkumuz, yolumuz, önümüz… Yunusça söylersek: Mücâhede çekersek müşâhade edeceğiz

İçimize düzenleyeceğimiz bilinçli ve sistemli seyahatlere özel zamanlar ayıralım. Bizi biz yapacak, bizim elimizden turup ayağa kaldıracak, içimizdeki özkaynaklarımıza ulaştıracak, o kaynaklarla tanıştıracak, eksikliğini hissettiğimiz yanlarımızı ikmal edecek, yarelerimize merhem, kuraklığımıza bir bengisu sunacak; bize bir bir iç’imizdeki ahengin, güzelliklerin, neşvenin kapılarını açacak işte bu seyahatler olacaktır…

Bugün de Yunus ile yürüyelim:

“Sûretden gel sıfata yolda safâ bulasın
Hayâllerde kalmagıl yoldan mahrûm kalasın

Bu yolda ‘acâib çok sen ‘acâib anlama
‘Acâib anda ola dost yüzini göresin

‘Işk kuşagın kuşangıl dostun yolını vargıl
Mücâhede çekersen müşâhade idesin…”