Engin Sezen

İşbu yazı The Circle’daki Erkam Tufan Aytav mülakatına dairdir.

Öncelikle…

The Circle, İngilizce bir gazete, ama Türkçe yaptığı mülakatlar ilgi çekti.

21 Mart’ta bu mülakatları sona erdirme düşüncemize rağmen, okur faydalı buldu “bir süre daha­ devam etse” dedi. Bununla birlikte, önceden planlandığı üzre, kısa bir süre sonra sona erecek.

The Circle bağımsız bir mecra. Bağımsız kalacak. Başka projelerle yolculuğunu sürdürecek.

Türkçe mülakatlar…

Hizmet Hareketi geleneğinden çıkan ve şu anda yurtdışında yaşayan aydınlarla yapıldı, yapılmakta. Bu aydınların şu anda hangi koşullarda hayatlarını idame ettiklerinden tutun da, Cemaat aidiyetlerine kadar çeşitli konularda, şu zorlu süreçte onları Cemaat’le ilgili temel meselelerde değerlendirmeler yapmaya  teşvik ediyor. Birbirinden özgün mülakatlarla da tarihe kayıt düşüyor.

Başından beri, kıyasıya eleştirenlerin yanında çok faydalı bulanlar da oldu.

Tenkit edenlere de taltif edenlere de eyvallah.

Buradaki mülakatlarda ortaya çıkan muhteva bir doktoraya konu olabilecek hacimde ve önemde. Mülakatların sonunda, genel bir değerlendirme yazısı kaleme alacağım. Güzel bir kitap haline getireceğim.

İmdi…

Gelelim Erkam Tufan Aytav mülakatına

Yaklaşık 50 civarında diyasporada yaşayan aydına sosyal medyadan ulaşmaya çalıştım. Erkam Bey’le de irtibat kurdum. Mülakat teklifimi kabul etti.

Soruları gönderdim. Cevapları geldi.

Erkam Bey’in cevapları diğer mülakatlara nazaran kısaydı.

Kimi sorularıma ise hiç cevap verilmemişti, tek bir kelimeyle bile.

Bir süre sonra, soruları tekrar gönderdim, ‘‘birer cümleyle de olsa cevap verilebilir mi, bazı sorular çok az da olsa açılabilir mi diye rica ettim” kendisinden.

Email’ime baktım. Aynen şunu yazmışım:

“Yanitlariniz da kisa ama icten ve vurucu…Ben mulakati re-design edince size tekrar gonderecegim. Sizden de mumkunse tekrar okuduktan sonra bazi yerleri genisletebilmenizi istirham edecegim.”

Ek olarak şu paragraf gelmiş Erkam Beyden:

 “Önce şunu söyleyeyim. Kategorik olarak kafası berrak olanlardan değilim.

Hizmet hareketi ile ilgili eleştirim var mı diye ilave soru göndermişsiniz. Bir önceki soruda bu konuyu bilerek kısa kesmiştim. Ama madem ısrarla bu konuya girmemi istiyorsunuz o halde kısa bir ilave yapayım. Bu soruları soranlardan da, bu sorulara cevap verenlerden de, olayı bu noktaya getirenlerden de rahatsızım. Belki bir gün bu rahatsızlıklarımı ayrıntıları ile yazarım.”

Ben bu paragrafı, mülakatta bir cevap değil de bana yapılmış bir izah olarak anladım. Çünkü mülakat gönderdiğim çoğu kişiyle mülakatın geneli hakkında yaptığımız yazışmalarımız sırasında arada bu tür izahlar oluyordu, ki onları ana metne dahil etmiyorduk. Surası böyle olabilir burası da şöyle tarzında yorumlar. Bu eklemenin de, açıkçası Erkam Bey’in mülakatla ilgili genel bir yaklaşımı olduğunu düşünerek ana metne dahil etmedim.

Bu paragrafın benim için bir önemi yok. Bunu mülakat yapan ile yapılan arasında bir mahrem addettiğim için eklemedim ana metne. Birilerinin ısrarla sansür diye yansıtmaya çalıştığı mesele bu.

The Circle’ın önceki mülakatlarında bütün sorulara geniş geniş yanıtlar verildi.

Uzun ve keyifli okumalar olmanın yanında, tarihe de zengin bir data bırakıldı. O sözler, bugün için de gelecek için de çok değerli. Herkesin ne söylediği ortada. Katıldığım görüşler yanında, elbette katılmadıklarım da oldu, ama hepsi yayınlandı. Bu, The Circle’ın yayın politikası olmasının yanıda, öncelikle benim kendime saygımın bir gereğiydi.

Sayısı 20’den fazla olan bu mülakatlarda, şimdiye kadar hiç kimse çıkıp da ‘‘benim şu cümlem çıkarılmış” demedi. Çünkü böyle bir durum söz konusu olmadı, olamaz.

Zaten, The Circle’ın en mümeyyiz vasfı bu: Kimse kimseye şunu yaz, bunu yazma demedi, demeyecek.

 Erkan Bey konuyla ilgili bir yazı kaleme aldı. Orada The Circle mülakatları için ‘‘açıkçası takip etmiyordum’’ diyor. Konuşmayı ilkesel olarak kabul ettiği mecradaki diğer mülakatların en azından bir kaçına bakılabilseydi,  The Circle’daki mülakatların muhtevası, konsepti hakkında daha net bir bilgi sahibi olabilirdi, okuduktan sonra beğenmeyebilir, hatta mülakat teklifimi kabul bile etmeyebilirdi! Nihayetinde kimseyle zorla mülakat yapılmıyor.

Burda Cemaat’le ilgili en övücü yazılar da çıktı, kimi oldukça sert tespitler de. Bilahare zamanla bir konsept ve kültür oluştu.

Açıkçası Erkam Bey’in mülakatındaki cevaplanmayan soruları görünce, önceki bu uzun uzun The Circle mülakatlarından farklı gördüm. Bana evvel emirde mülakatı yayınlamama fikri verdiren de işte budur: Kısa cevaplar ve cevapsız sorular… Yoksa altına benim de rahatlıkla imza atacağım ama Erkam Bey’in meğer yayınlanması gerektiğini düşündüğü yukarıdaki tek paragraf değil!

Gıll u gışım, eyvallahım olmaz. Operasyon vs bilmem.

Gazetemdeki mülakatın muhtevasının kalitesine, sorularımın ciddiye alınıp alınmadığına, cevaplanıp cevaplanmadığına bakarım. Kendimi de bununla mükellef addederim.

Ez cümle:

Erkam Bey’in kendisi de sanırım, mülakatının yayınlanıp yayınlanmasından ziyade, Twiter’da benim bunu duyuruş şeklimden rahatsız olmuş. Ben de bir paragraftan dolayı sansürcü olarak lanse edilmemden…

Kendisini ben aradım. Konuştuk. Helalleştik. Zarif biri.

Onun tabiriyle ‘‘telefonda da olsa sarılıp öpüştük”

Benim için de bu vaka kapanmıştır.

7 COMMENTS

  1. Yalnis yapinca ozur dilemekte bir erdemliliktir. Sana gore yanlis olmayan bir suru insana gore yanlis olabilir. Yanlis olarak sayan arkadaslara ozur yazisi olsaydi daha iyi olurdu. Ufacik bir olaydan dolayi yanlisini itiraf edemiyen sen, komple cemaatten bir suru yanlis yaptin deyince hemen kabul etmesini mi bekliyorsun. O zaman senin aklina yanarim. Hele bu cemaat icinde sende vardin. Yaptigin ve yapamadigin, kulaginin ustune yattigin seyler vardir seninde. Su roportaj olayinda da gorduk ki yanlis yapilabiliyormus. Tek basina cemaate yanlis yapiyorsunuz dersen toplu olarak cevabinida alirsiniz. Cok basit, etkiye tepki. AMA burda okudugum kadar hic kimse sizi kucuk dusurecek kotu kelimelerle elstirmemis. Sizin dogrulariniz benim icin yanlis olabilir. Bunuda yazmak kadar dogal bir sey yoktur. Tipki sizin yaptiginiz gibi.

    Selamlar ve hurmetler Sayin Engin Sezen

  2. 👋👋👋👋 Süreç sancılı olmuş belki ancak sonuç başarılı olmuş. Sizleri tebrik ediyorum

  3. Mülakata dair işbu yazının en mümeyyiz vasfı, okurla alay etmek olmuştur. Filhakika yazarımız Erkam Tufan ile telefonda sarılıp öpüşse de, bahusus şu yorumu yazan okur için vaka kapanmış değildir. Adam, o halde kısa bir ilave yapayım diyor. Bak, Erkam Tufan ve çok sayıda birileri bunu sansür olarak telakki eyledi. Binaenaleyh işbu mülakata dairinizi de, yanlış anlamanızdan ötürü, ne derler eski Türkçede, redesign etmeniz ve özür dilemeniz iktiza eder. Velev ki, mamafih, behemehal ve al birini vur ötekine..

  4. Saniyen, şayet ve bizzat ol ilave röportajın içine eklenmiş olsaydı, Tufan’ın cevapsız bıraktığı bütün sualler boşlukta kalmayacak, sadece o ek bile her şeyi tek başına açıklayacak ve okur bu durumu garipsemeyecekti. Aksine uzuuun bir röportaj okumuş kadar olacaktı. İşte siz bunu engellediniz Engin bey.
    Adam size bomba gibi cevap vermiş, siz bunun yerine eski halini olduğu gibi okurun önüne paçavra gibi atmışssınız.

Comments are closed.