Engin Sezen, The Circle

Hatırlayanınız olacaktır, sürecin başında Yeni Bir Dil Yaratmak başlıklı yazı kaleme almıştım. Halen aynı yerdeyim; evet bizi bu müşkil vaziyetten kurtaracak yeni bir dil, zaruri hacetlerimizdendir…

‘Zamanın ruhuna uygun’ yeni bir dil, üslup, söylem ve anlatı üretmenin önemine, gereğine inananlardanım. Hatta sırf bunun için merkezler açılmalı! Söylemler, anlatılar üretilmeli, bunun eğitimi verilmeli.

Bütün bunlar, elbette dünya görüşümüze, tecrübemize, değerlerimize, kısaca bünyemize uygun şekilde üretilmeli.

Dil, duygu, düşünce ve hayallerimizi ifadenin yanında, onların istihsalini de sağlayan hayati bir araç. Hayatın bizzat kendisi, kimliğimiz ve kişiliğimiz…

Eskiler, tevekkeli “ifade-i beyan ayniyle insandır” dememişler…

***********

Şimdilerde, geçmişin ayak bağlarından azade olmak, gerçeği yeniden tanımlamak, olan biteni tekrar yorumlamak için yeni bir dil yaratmanın ödevi önümüzde duruyor. Aydın sorumluluğu bu gibi yerlerde gösterir kendini. Okumuşumuz yazmışımız, irfan ehli insanımız toplumun geniş kesimlerini kucaklayabilecek, pejmurdeliğimizi derleyip toparlayabilecek bir sevgi, merhamet ve şefkat dili yaratma meselesine yormalı kafasını…

Değilse, eski tas eski hamam bir süre daha gideceğiz. Kendimizi oyalamaya, yeni düşmanlıklar üretmeye devam edeceğiz.

Bir yay gibi gerilmiş insanımızı daha da tahrik eden, bölen, kutuplaştıran değil; birbirleriyle daha iyi anlaşabileceği ortak bir dil inşasına odaklanılmalı. İhtiyacımız olan,  öğretmeninden, ev hanımına, yazarından, devlet memuruna, işçisine, emeklisine… münasebetlerimize yeniden şekil verecek içten mi içten, gıll u gışsız, yeni bir dil…Bu, hem kendimiz, hem toplumumuz, hem bugünümüz, hem de yarınımız için elzem!

Gerçeği perdeleyen, yaratıcı düşünceyi katleden, idare-i maslahatçı, bağnaz, insanı kasvetlere salan sakıt ve atıl bir dil değil…bizi sarsacak, hata ve savabımızla yüzleştirecek, kendi gerçeğimizle buluşturacak, merakımızı tahrik edecek bir hakikat dili…hakikatli bir dil.

Düşmanlık, intikam ve siyasi garez duygularından arındırılmış bir empati dili…

Muhaverelerimizi ballandıracak, sohbetlerimizi tatlandıracak, acıyı bal eyleyecek latif bir dil…

Kavgaların, kısır çekişmelerin, yanlış anlamaların, anlaşılmaların, yargısız infazların, ademe mahkum etmelerin verasında…yepyeni bir dil. Nedim Efendi’nin tabiriyle bir taze-zeban.

Yunusça söylersek bizi ayağa kaldıracak, şahlandıracak, bizi “her dem yeniden doğuracak”, halimizi mazi ve istikbalimizle yoğuracak bir dil.

Dünya mahbesinde sıkışıp kalmışlığımızı bertaraf edecek, “Dün dün ile geçti cancağızım bugün yeni şeyler söylemek lazım” diyen bir Mevlana dili.

***********

Kabul edelim ki, çoktandır dilimiz üslubumuz bozuk; ayarsız yaşıyoruz. Ne anlatabiliyoruz, ne anlayabiliyoruz..anlaşamıyoruz, konuşamıyoruz, dinleyemiyoruz. Büsbütün bir dilsizlik hali bu. Öfkeyle, kinle, nefretle dilim dilim edilen bir dilimiz var yazıp konuşageldiğimiz…Burnumuzdan soluyoruz, çatacak, dalaşacak birilerini arıyoruz…

Bugün bu kekeleyedurduğumuz dil, aslında çürümüş toplumsal yapımızın aynası.

Ev sohbetlerinden başlayın, kahvehane sohbetlerine, medyadan, meydanlarda ahlak üzre, vatan millet sevgisi üzre nutuklar irad eden siyasetçilerimize kadar…kırmadığımız kalp, sömürmediğimiz değer kalmadı!

Hep biz haklıyız; ama hala hırçınız ve mutsuzuz…

Dilimizi kaybettik; kendimizi, hafızamızı…Ağzımızda geveleyedurduğumuz kekremsi şeyler, kelimeler derdimize deva olmaktan çok uzak…Sadece bugüne mahsus değil, onyıllardır dön dolaş aynı körler ve sağırlar vadisindeyiz.

Bizi kendimize, birbirimize bağlayan bütün gönül köprülerini tarumar ettik. Kimsenin kimseye kulak vermediği bir kakafonik bir hayat; bir cinnet hali…

İç dünyamızın sesi soluğu olacak bir dil gerek bize.

Umut verecek, bizi ayağa kaldıracak, birbirimize yakınlaştıracak bir dil.

Eleştirinin, sorgulamanın hakkını verecek bir dil…

Çözüm odaklı bir dil. Cesur bir dil. Gerekirse rahatımızı bozacak bir dil.

Değişim sağlayacak, değişimi yönetecek, eski kalıpları kıracak, hastalıkları tedavi edecek, yol açacak bir dil.

Şu zalim perdeyi kaldıracak, bizi gafletten uyandıracak sarsıcı bir dil.

Vatandaşlık, mesuliyet ve toplum bilincini besleyecek, bireyleri daha insani, daha insaflı kılacak bir dil.

***********

Bu dili sabah akşam düşmanlık nutukları irad edenler, intikam dugularıyla oturup kalkanlar, duruma göre mevzilenenler, kaybedecek hiç bir şeyi olmayan eyyamcılar inşa edemeyecekler.

Değerlerimizi politikanın kumar masasında harcayan, tüketen siyasetçi bu dili inşa etmekten uzak.

Bu yeni dili sen ben davası gütmeyen, bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın, nemelazım demeyen insaflı, izanlı, vicdanlı bireyler yaratacak; bu yeni anlatıyı, zamanın ruhunu okuyan, değişimi hayatın değişmeyen bir cilvesi olarak gören ve kabul eden, eski hal muhal, ya yeni hal ya izmihlal diyen mesuliyet sahibi bireyler inşa edecek…

Evet, bu dili yaratacak olanlar,

“Ehl-i dildir diyemem sinesi saf olmayana

 Ehl-i dil birbirini bilmemek insaf değil” diyen gönül ehli insanlar olacak.

Aşkı, muhabbeti, meveddeti, merhameti vird-i zeban eyleyen…

1 COMMENT

  1. “Bugün bu kekeleyedurduğumuz dil, aslında çürümüş toplumsal yapımızın aynası” .
    Neşet ettiğimiz topluluk, gaye-i hayalimiz, elki çok farkında olmasak da sahip olduğumuz değerleri göz önünde bulundurunca, cümledeki “yapımızın” kelimesi yerine “yanımızın” demeyi tercih ediyorum. Son 10 yıllık mazi elimizde olan/olmayan sebeplerle ifrat tefrit kuyularına çok yakın geçti. İlk diliminde güçlü olmanın verdiği hazlar, ikincisinde de ağır zulüm şartlarının sebep olduğu bunalım dilmizi başkalaştırmış olabilir diye düşünüyorum. Vurguladığınız gibi bu şartlardan kurtulmak, sebepler planında halimizi değiştirmek ve ümitle ileriye bakabilmek için yeni bir vizyonla “öz”e dönebilmeliyiz.
    Zulmedenden, “ama” diyenden, farklı renkte olandan önce “senden” olana karşı tahammülsüzlük, niyet sorgulayıcı dil, turnike zamanlaması vurguları dilimizin, zihnimizin ve dahası kalbimizin neyle meşgul olduğu ve neyi öncelediğini gösteriyor. Niyazım o ki, geç olmadan murakabe aynasını bulup, eğri yanlarımızı görebilir, yeniden Bismillah diyebiliriz

    Elinize yüreğinize sağlık Engin Bey.

    Rica; Blog sayfasını uzun zamandır hasretle bekliyoruz. Maillerimizin ulaşmadığı endişemiz devam ediyor:))

Comments are closed.