Yasir Bilgin

Önceki yazımızda dünya çapında sosyal hareketlere ilham kaynağı olan kurucu liderlerin fazilet, ilmî kifayet, isabetli karar verme, hayatını belli değerlere adama, toplumunun dertleri ile dertlenme, takipçilerini içinde bulundukları zorluklardan çıkarma, kuşatıcı bir gelecek vizyonuna sahip olma, bu vizyonu takipçileri ile etkili biçimde paylaşma, problemleri çözme, insanları yetkilendirme gibi bir çok liderlik hususiyetlerinin olduğundan bahsetmiştik.

İşte bu kurucu liderlerden birisi de sayın Fethullah Gülen, takipçilerinin saygı ifadesi içinde, Hocaefendi’dir. Kendisi bir toplum lideri olarak yukarıda bahsi geçen bir çok hususiyeti günlük hayatında sergileyen ve bu hususiyetleri itibariyle de bir çok insana ilham kaynağı olmuş ve hâlen de olan bir kişidir.

Hocaefendi, çevresindekilerin ve onu yıllarca gözlemleyen dost ve düşmanlarının tasdikiyle, 70 küsur yıllık hayatını ibadet ve dua etrafında örgülemesi ve bu kararlılığından taviz vermemesi yönüyle bir abiddir.

İstisnai durumlar dışında, haftanın her gününün yaklaşık üç saatini dinî ilimleri öğretme ve müzakeresine harcaması ve farklı seviyelerde ve alanlarda 150 kadar talebe yetiştirmesi yönüyle bir muallimdir.

Başyazılarından ve konuşmalarından derlenen ve her biri en çok okunanlar listelerine giren ve kendi okur kitlesini oluşturan yaklaşık 80 kadar kitaba imza atması yönüyle velud bir müelliftir.

Dinin temel kaynaklarından, Risale-i Nur Külliyatı’dan, farklı okuma ve hayat tecrübelerinden beslenen şümullü gelecek tasavvuru ve bu tasavvuru kavlî, fiilî ve yazılı olarak takipçileriyle paylaşıp onları bu vizyon etrafında toplaması itibariyle bir vizyonerdir.

Erken yaşlarından beri çok sayıda insanı cezbeden, defalarca dinlenen ve bir çok kişi için ilham ve irfan kaynağı olan binlerce vaaz ve konuşmasıyla yüksek tesire sahip bir hatiptir.

Ortaya koyduğu vizyona insanları inandırması, ikna etmesi, hayata geçirmek için teşkilatlandırması, gerekli donanım ve kaynakları sağlaması ve bu vizyonu hayata geçirmeyi milyonlarca insan için bir gaye-i hayal hâline getirmesi yönüyle bir liderdir.

Tüm bu imkânlar ve güce rağmen ömrünü mütevazi standartlar içinde sürdürmesi yönüyle de bir zahiddir.

Hayatını, sevdiği bir insanı, ona ait erdemleri, ve o erdemler etrafında şekillenmiş bir ideal toplumu anlatmaya adaması, ve bunlara dair hasretli nağmeler yazması yönüyle bir aşık ve bu aşkını veciz ve engin ifadelerle ilan etmesi yönüyle de bir ediptir.

Etrafında halkalanan binlerce kişiye mânevî rehberlik yapması, gönüllerine hitap etmesi, onları belli disiplin ve gaye etrafında terbiye etmesi yönüyle bir rehber ve mürşittir.

Yetiştiği ortam ve imkânların sağlayabileceğinin çok ötesinde dinî ilimlere vukufiyeti; beşerî, sosyal, ve pozitif bilimlere aşinalığı ve bunları yoğurarak bir düşünce dünyası meydana getirmesi yönüyle âlim, mütefekkir ve entelektüeldir.

Kendisine türlü vesilelerle başvuran binlerce insanın direkt ya da dolaylı olarak problemlerini çözmesi, dertleriyle ilgilenmesi, gönüllerini hoş tutması, işlerini takip etmesi, bu insanlara tıkandıkları yerlerde alternatifler sunması, maslahat, müdarat, mümaşat ve idare-i kelamla çetrefilli durumları hall ü fasl etmesi, stratejik hassasiyetleri gözetmesi, çevresindeki çok farklı fıtrat ve beklentilere sahip insanları kırıp dökmeden sevk etmesi ve memnun etmesi yönüyle bir idarecidir.

Hayatını bir mefkureye adayıp onu ikame etme yolunda her şeyini feda etmesi yönüyle de bir dava adamıdır.

Hocaefendi’yi Yüceltme ve Eleştirme

Hocaefendi, bu yönleriyle, çağını aşan bir sıklete sahiptir ve bu sıklete sahip kişiler kategorisinde değerlendirilmeyi ve kritiğe tabi tutulmayı hak etmektedir. Ayrıca, genellemelere mahkum etmek yerine, her bir hususiyeti o hususiyetin uzmanları ve kriterlerince ele alınmalıdır. Bu hususiyetlerinden birisine göre hüküm vermek ve bu hükmü diğer hususiyetlerini de içine alacak şekilde teşmil etmek sağlıklı sonuçlar doğurmayacaktır.

Ayrıca Hocaefendi, bir şirketin sahipleri tarafından işe alınan, tayin edilen ya da bir mevcudu idare etsin diye halk tarafından seçilen ve yine sahiplerinin ve seçenlerinin bir kısım anlayışlardan devşirdikleri kriterler muvacehesinde kendisinin başarısızlığına hükmedip istifasını isteyecekleri bir şirket CEO’su, hükümet ya da parti lideri değildir. Bunlar pragmatizme açık, kendince varacağı bir yeri olan ve bu hedefe göre değerler ve kurallar icat edebilen konumlardır. Hocaefendi ise irfan, irşad, hikmet, teceddüt ve mânâ ekseninde kendine has düsturları, intihapta aranan vasıfları, hedefleri, kontrol ve iç denge mekanizmaları ve dinamikleri olan bir gelenekten gelmektedir.

Dolayısıyla fikirleri, tavsiyeleri, mânevî otoritesi, gönüllerde kurduğu yeri, ortaya koyduğu ürünleri ve hayat serencamesiyle maddî-mânevî özgül ağırlığı, toplumsal karşılığı ve mânevî nüfuzu olan bir realiteyi temsil etmektedir. Bu nüfuzunu ve otoritesini berikiler gibi kendisine insanlar tarafından bahşedilen bir makam ya da yetkiden değil hayattaki, maddî-mânevî, reel karşılığından almaktadır.

Peki Hocaefendi hatasız mıdır, la yüs’el midir? Elbette o da bir insandır, fanidir, kendi ufku, imkânları, çevresi, zaafları, beklentileri ile sınırlıdır ve muhattır. İlminden, irfanından, muhakemesinden, sezgisinden, hayat tecrübesinden, ilhamından, dünya hadiselerini takibinden ve kendisine farklı kanallardan bilgi sunanların müktesebatından müteşekkil bir ilmî kavrayışla hadiseler hakkında hüküm verir. Bu hükmünde bilgi kaynaklarının sıhhat derecesi, çok yönlülüğü ve kendi insanî sınırları ölçüsünde, ve bazen de kaderin hükmü ile, isabet de edebilir hata da. Ona hata atfetmekten imtina edenlerin aksine, kendi ifadeleri içinde, onun da hataları vardır, olmuştur ve olacaktır da. Hocaefendi’yi hatasız addedip yüceltmek ve kutsamak insanlığını görmezden gelmek olacaktır. Lider üzerinden hatasızlık ve dokunulmazlık makamları icat edenler ve daha sonra da bu makamların koruyucu zırhına bürünerek kendi sorgulanmazlıklarını temin edenler tarihte gulat-i Şîʿa ve nicelerinin içine düştüğü i’tikadî sapkınlıklara kapı aralamışlardır ve Hizmet toplumu da böyle bir tehlikeden muaf değildir.

Öte yandan, Hocaefendi’nin mezkur fazilet ve katkılarının toplamını ve meydana getirdiği müspet tesirleri yadsımak, onu bir kısım içtihadî hatalarına indirgemek, sadece bardağın boş tarafını nazarlara sunmak, global çapta sosyal bir değişimi tekeffül etmenin zarurî ceremesini elinden geldiğince geciktirdiğini ve en aza indirdiğini görmezden gelerek değişimin çapına göre ufak sayılabilecek acıların ve kayıpların ötesine nazar edememek, ileride isabet ya da isabetsizliği daha net ortaya çıkacak bu içtihadî tercihlerinden/hatalarından dolayı büyük hayal kırıklığına uğramak ve duygusallıkla bulanmış bir muhakeme eşliğinde aşırı tepkiler göstermek de aynı şekilde onu insan olarak görememenin ya da kendisine yüklenen insan üstü aşırı beklentilerin bir tezahürüdür.

 

13 COMMENTS

  1. FG en küçük icraatlarını dahi, rüyasında veya yakazeten peygamber efendiğimize danıştığını söylemektedir. Mamafih 15 Temmuz gibi cemaatin en önemli ve stratejik bir kararını verirken, ya danışmayı unuttu ya da haşa peygamber efendimiz FG’ye yanlış söyledi. Akıl oyunları (a beautiful mind) filminde profösör John Nash FG’nin durumunu çok iyi anlatıyor. Çok zeki olduğu malum, ancak yakazaten görme konusu aklın ürettiği bir husus. Artık gerçekleri görüp rüya ve hayal aleminden kurtulun. Küçük Dünyam önce Hayal Dünyam oldu, şimdi de Yalan Dünyam’a dönüştü.

  2. Eger bir insanin hatalari soz konusu ise hatalarinin sonucu da tabii olarak olmalidir. Bu herkes icin gecerlidir. CEO degildir, parti lideri degildir diyerek aslinda bir yanilsama icini girilmis burada. Fethullah Gulen’i parti baskanlari, istihbaratcilar ziyaret ediyorsa, onun isaretlerini emir bilen burokratlar varsa, onun yonlendirmesiyle banka ve sirketler strateji degistiriyorsa, o zaman gorunurde olmasa da fiilen Gulen hem CEO dur, hem de milyonlarin hayatina tesir eden buyuk bir guce hukmetmektedir. O zaman da aynen benzer konumdakilerin yaptiklari hatalarin elestirildigi gibi, benzer konumdakilerin hatalarinin sonucu olarak pozisyonlarini kaybettikleri gibi o da ayni kistasla degerlendirilir. Bir zamanlar kitaplar yazmis olmasi, talebe yetistirmesi, ibadetlerinde hassasiyeti yaptigi hatalarin hesabini vermekten onu alikoyamaz.

  3. Galiba abilere anlatamadigimiz konu su:
    Bir zalimle karsi karsiyayiz, cok buyuk zulumler yasaniyor.
    Yasananlarin bu seviyeye gelmesinin,
    zulumlerin bu siddette olmasinin bir sebebi de;
    surec oncesi ve esnasinda yapilan hatalar.
    Bu hatalarin sorumlulari kimlerse, hesap versinler diyoruz.
    Biz bunu dedikce, savunmayi HE uzerinden yapiyorlar.
    Yahu HE’ye bisey demiyoruz, sorumlular HE’yi kendisine siper yapmasin.
    ama TR’de x sehrindeki performansi sorunlu bir adamin,
    Kuzey Amerika’da bir ulkeye gidip yine imam olmasi sorunlu geliyor bize.
    Bir performans degerlendirmesi yapilmasin mi?
    Networku guclu abiler her gittigi yerde abi olmak zorunda mi?
    Kader, surec adina ne derseniz deyin, birilerini tasfiye etmis ise neden israrla baska yerde istihdam ediyorsunuz. Insan kaynagi kitligi mi var?
    Bunlari tartismanin HE ile ne alakasi var?

  4. Cemaatin yaptığı hataları fırsat bilip HE saldırmak bu saldırının adını eleştiri deyib havalanmak Ortadoğu toplumların radyasyonlu yapısıdır HE de bir insandır hata yapar bu süreçin meydana gelmesinin sebebi hizmetin kurumların başındaki sorumlu gişilerdir onlar HE hata yaptıysa onlar HE hata yazdırdılar yani istişareden çıkan yahut alınan kararlardır birde ikide bir HE hata yapa bilir deyip HE etkisini kırmaya çalışanlar var ben kimsenin ağzından duymadım HE hatasız olduğunu hata yapmadığını duymadım HE muasırlarıynan kıyas edeçek olursan onların HE uykudaki haline yetişmezler ispatı sözde islam olan ülkelere bakın siyasilernen el ele veren şeyhler cemaat liderleri ülkeleri pis kirli kaosun içine attılar hizmetin hata yaptığı için bu duruma düşmedi dürüstçe hizmet ettiği için acımasız zalimlerin zülmüne uğruyorlar bunun böyle olduğunu görmek içi bilmem ne uzmanı bilmem neyin en akıllısı olmak gerekmiyor

    • Çok güzel ve doyurucu iki yazı okudum. Emeği geçen herkese teşekkürler.
      Yorumlara göz attığımda bazı yorumcuların mülakatı okumadan aşağıya yorum yazdığını hatta sırf mülakatlara yorum yapmak için buraya girdiklerini ve gerçekten iyi niyetli olmadıklarını , hizmeti hiç tanımadan bir tarafın kurşun askerliğini yaparak buradaki eleştirel ortamdan dahi Hizmeti bitirme çabasında olduklarını düşünüyorum. Demek ki her çiçekli bahçeye çomar da lazım. Meçhul Asker işte sende bu bahçenin çomarısın.
      Yazılar çok güzeldi.

  5. Cemaati ilk tanıdığım yıllarda, cemaati özümsemiş ve irşad-tebliğ noktasında aktif biri, FG ile ilgili bir anektod aktardı. Bir okulda öğretmenlik yapan abilerden biri FG’ye şöyle bir soru yöneltmiş; “Dersine girdiğimiz sınıfta hizmetten bir arkadaşımız var ancak oldukça başarısız, bazı ehli dünya öğrenciler ise çok zeki ve başarılı, bu durumda öğrenciler değerlendirme kriterimiz ne olmalı? Nasıl bir hareket tarzı izlemeliyiz?”. Bu soru karşısında FG çok sinirlenmiş ve “Biz hala bu konuyu tartışıyorsak biz hizmet adına kimseye birşey anlatamamışız demekki, tabii ki hizmetten arkadaşımıza en iyi notu vereceğiz, onu sınıf hatta okul birincisi yapacağız, bize uzak olanları da mümkün mertebe düşük notlarla başarısız yapacağız” mealinde bir cevap vermiş. Daha o dönemde hakkaniyet, adalet ve emin olma konusunda peyfamber çizgisinden çok uzak olan bu yapının bugünlere geleceği başlangıçtan belliydi, ama görebilenlere.. Yazık oldu bunca güzel insanlara…

    • Haci abi,
      biraz atiyorsun gibi geliyor bana. HE’yi taniyan herkes, aktardigin cumlelerin ve fikrin HE’ye ait olmadigini anlar.
      Bi de cemaatin disindan biri oldugun, kelimelerinden, anlatim biciminden belli oluyor.
      Ayrica senin bu dedigine niye inanalim?
      Herkes bunun gibi delilsiz ispatsiz atip tutarsa is cigirindan cikar.
      Disaridan mudahale etmeyin, birakin biz kendi kendimize ozelestirimizi yapip toparlanalim.

    • Your comment is awaiting moderation
      Çok güzel ve doyurucu iki yazı okudum. Emeği geçen herkese teşekkürler.
      Yorumlara göz attığımda bazı yorumcuların mülakatı okumadan aşağıya yorum yazdığını hatta sırf mülakatlara yorum yapmak için buraya girdiklerini ve gerçekten iyi niyetli olmadıklarını , hizmeti hiç tanımadan bir tarafın kurşun askerliğini yaparak buradaki eleştirel ortamdan dahi Hizmeti bitirme çabasında olduklarını düşünüyorum. Demek ki her çiçekli bahçeye çomar da lazım. Meçhul Asker işte sende bu bahçenin çomarısın.
      Yazılar çok güzeldi.

  6. Ertan, HE hatalarının hesabını vermeli, ya da kendi ifadesi ile ‘hatalarin hesabini vermekten onu alikoyamaz’. diyor.
    Her olay ya kendi haliyle, ya da sonucu itibari ile güzeldir (en azından ben böyle inanıyorum). Şu anda yaşananların bile aslında rahmet tarafı çok daha fazladır. Evet her organizasyonun olduğu gibi hizmetin de hataları olmuştur, ama bu hatalar kime göre hatadır ve bu yaşananlar yaşanmamış olsaydı acaba yine bu yazılar çıkacak mıydı? After the facts konuşmak kolay. Bir olay olmuş, olasılığı ‘1’ artık.
    İnsanlar eleştiri yaparken ilk önce kendilerine bakmalılar. Sanki herkes melek, hep doğruyu söylemiş, sonra HE yanlış yönlendirmiş gibi sanki. Yine Ertan’dan devam edeceğim. Mülakatında 96’da nispeten demokrasinin beşiği olan US’e geldiğinden bahşediyor. Acaba US’deki hizmet hayatı boyunca HE’nin güzel prensiplerini mi takip etmiştir, yoksa abilerin yanlış uygulamalarının arkasında durup kafa kaş mı yarmıştır. Yanlışlara vakti zamanında karşı durmazsan birgün bumerang gibi gelir seni vurur. Sadece Ertan için değil, şu an eleştiri yapan herkesin bu soruyu kendisine sorması lazım.
    Ben de ortaokulda tanıdım hizmeti ama her zaman itiraz ettim yanlış gördüğümde. Bu bir fıtrat meselesi, çalıştığım şirketlerde de haksızlığa karşı hep tepkimi gösterdim. Şundan da hep rahatsız oldum : olmayacak konularda itaat ettiğin arkasına saklanıyorlar, problem olunca da karşı tarafı suçluyorlar.
    1)HE bizzat hangi hatayı yapmıştır. O da bir insan, hatadan beri olamaz, Peygamberlerin bile zelleleri olmuştur ama bizzat kendisinin ne gibi bir hatası vardır acaba?
    2)HE’yi kim yargılayacaktır bir suçu varsa, Türkiye mi? Hırsızları kollayan, masumları işkence ile öldüren Türkiye mi?
    3)Kaldı ki HE bizzat vaazlarında kendi hatalarından bahsetmektedir
    4)Peygamber efendimiz zamanında yaşananlara bakın, üst üste ne hadiseler yaşanmış, ne şehitler verilmiştir. Eğer Onun yolundaysak bir hırsıza destekçi olamayız, müspet hareket etmek zorundayız.
    4)Yaşananların yapılan bir hatadan değil, aksine birçok şeyi kaybetmek uğruna erdemli davranmaktan dolayı başımıza geldiğini görmemek olayları okuyamamaktır. Belki bir hata güçün de bir vücudu olduğunu bir kenara koyup, doğru bildiğini yapmaktır, bu da hataysa artık.
    5)Halife olma sevdasındaki bir hırsız size hayat hakkı tanımamayı kafaya koymuş zaten. Bunları gücü eline geçirdiği anda eninde sonunda yapacaktı. HE bu konularda eskiden bu yana çok defa uyarıda bulunmuş ama ne yazık ki hizmetin içindeki bazı kişiler temel prensip olan Allah rızası için hareket etmeden uzaklaşıp conjectureden kendi menfaatleri için faydalanmışlardır.

    Herşeyi dozunda yapmak gerekir kanaatindeyim. Hayatında 1000 kişiden fazla kişiyi profesyonel manada yönetmiş (yani yukarıdan bir atama ile değil de, interview ile seçilmiş), hukuk tecrübesi olan birileri ile de röportaj yapsanız iyi olur. Eşekten düşen anlar insan yönetmeyi.

  7. SA.. Davut bey yaptığınız yorum açık ve eleştirel yönden de mükemmel olmuş.. inşaallah sizin gibi düşünenler artar..

  8. HERKES (kendimi de katarak) ÖNCE KENDINI HESABA CEKMELI VE CEKMEYE DEVAM ETMELI… NE HIZMET NE HE NE FALANI FILANI DEGIL ÖNCE „BEN BU GÜNE DEK NAPTIM? KULLUKTA NERDEYIM? BASIRETLE BAKMAYA CALISIYOR MUYUM? GECELERIM GÜNDÜZLERIM RABBIMIZI ANLAMAK VE ONU YANSITMAK ADINI (ANLATMAK DEGIL; YANSITMAK!) NAPIYORUM…. ÖLÜMLÜ DÜNYADA KAINATIN ICINDE YOK HÜKMÜNDE OLAN BEN SEN O; HIZMET SÖYLE, HE BÖYLE, ÖTEKI SUNU YAPAR BERIKI BU… YAZIK, PEK YAZIK, MESELE SANKI MEVCUT IKTIDARMIS? TÜRKIYENIN DÜNYANIN GENLERIYLE OYNAMA VAZIFESINDE OLAN BIR VAZIFELI SER GÜRUHU, BIR DE HAKKANIYET TARAFINDA DURMASI GEREKENLER…. ALLAHIM BÜTÜN ISLERIMIZI VE AKIBETINI GÜZEL EYLE AMIN…!

  9. Bu Cemat kadar özellikle orta ve alt kesimin cocuguna el atmis memleketi entellektuel yolda ilerleten iyilikten baska icraati olmayan baska bir stk goremedim .birileri hazmedemedi bunu yada çıkarlarına uymadı. He kadar insanlığa hizmet edin sonra gelin konuşun . Sizin yaptiklariniz Anonsculuktan baska birsey degildir .

Comments are closed.