Engin Sezen, The Circle

Bugün, “Cemaatin malı mülkü size helaldir” diyen biri ölmüş.

Sosyal Medyada “timeline”ıma düşen mesajlardan öğrendim haberi. Müteveffanın o talihsiz konuşmasını da dinlemiştim. Sanırım, bu meyanda “Allah, adaletiyle muamele etsin” cümlesi en güzel duadır.

….

Malum, Makuliyet Ödevimiz var başlıklı bir Pazartesi Yazısı kaleme almıştım burda vaktiyle. Okur sormuştu:

Makuliyet nedir, biraz daha açar mısınız? Nasıl “makul olunur?”

Sonradan da epey geri bildirim alınca, en azından kendi bildiklerimi, bilvesile, birer cümlelik maddeler halinde vermek istedim bugün. Listeyi de kısa keseceğim. Eksik kalan maddeleri sizler tamamlarsınız.

Uzmanlar “makul bir insan “ olmanın ögrenilebilir bir şey olduğunu söylüyor. Gayretle ve kimi temrinlerle, belli bir makuliyet çizgisinin yakalanabileceği görüşündeler.

Evvela, makul ve makuliyet kelimesi, akıl kökünden türemiş sözcükler. Yani ki, makul olmak, akletmeyi, fikretmeyi, enikonu düşünmeyi gerektiriyor. Malum, Fethullah Gülen de Hizmet Hareketi’nin başarısından söz ederken sık sık “işin makuliyeti”ne vurgu yapar.

Makul nasıl olunabilir vadisindeki kıstaslarım kısaca aşağıda. Dediğim gibi, arkasını da siz getirin:

  • Kendimizi tanımamız. Fazilet ve nakısalarımızla…Sükunet ve taşkınlıklarımızla…

  • Eşya ve olaylar hakkındaki farkındalığımız: Problemin varlığını kabul etmek ve çözüme odaklanıp, çareler bulmaya emek harcamak…

  • Problemi mümkün mertebe nesnellikle tanımaya, tanımlamaya gayret etmek.

  • Aculiyetten ve tepkisellikten kaçınmak. Gerekirse dilini ısır; ama aceleci olmanın pişmanlık zehrini içme…

  • Konu, durum ve kişilerle ilgili duyu ve duygularımızı gerçekçi biçimde tahlil edebilmek. Hissilik ve tehavür tuzağına düşmemek…

  • Eleştirilere açık olmak… Gelen olumlu ve yapıcı eleştirilerden yararlanmaya bakmak. Kasıtlı eleştiricilerin olumsuzlayan havasına kapılmamak…

  • Makul ve müspet rol modellerimiz. İçten, derin, sakin, makul insanlarla hem-zaman, hem-mekan ve dahi hem-hal olmak. “Acaba filan kişi böyle bir olayda nasıl davranırdı, ne derdi” yollu zihni temrinler yapmak.

  • Kendimizi “mutlak gerçekten ve gerçeklikten”dan soyutlamak. Gerçek sandığımız şeyler, zamanla gerçekliğini yitirebiliyor.

  • Eşya ve hadiseler daha soğukkanlı ve geniş bir açıdan bakabilmek.

  • Fanatizimden ve inhisarcı düşünceden uzak durmak.

  • Rüyalarla amel etmemek…

  • Olduğu gibi görünebilmek…

  • Muhatabını önyargısız dinleyebilmek…

  • Affetme temrinleri yapmak…

  • ………

1 COMMENT

  1. Şunu çok net anlıyoruz ki, alttaki sıradan halkı bir kenara koyarsak, TR’deki bazı dini yapılar, özellikle cemaatler, Tarikatler ve hatta Milli Görüş ve İslamcılık gibi gruplar tahmin edilenden çok daha kuvvetli bağlarla, bunların mücadele ediyor gibi göründüğü güçlerin kontrölündeymiş.

Comments are closed.