Salih Ömer Tezcan, The Circle

Her tatlı hayalin kabusa dönüşme imkan ve ihtimali vardır. Buna risk te diyebiliiriz. Hayatı gri olarak yaşamayı seviyorum. Grilik düşünme ve yargıları kırma, en azından bunlarla uğraşma fırsatı veriyor. İfratı da var tabi. Hiçbirşey yap(a)madan kararsız kalmak ve treni kaçırmak! Hayatın tamamı bir risk. Eğer bir ayrık otu iseniz kendinizi, içinizdeki heyecanları, bir şekilde bastırmadı iseniz çoğu zaman problem çıkarabilirsiniz hayata ve etrafınıza.

Bir fikrin savunucusu olmak o fikir içinde kaybolmayı gerektirir mi, yoksa daha güzel katkılar sunabilmek için kısmen de olsa herşeye mesafeli durma, faydalı bir davranış mi? Mesafeli durmanın tanımı, özelleşebilecek bir alan oluşturma yani hemen gerilmeyelim.

Korkuyoruz bunu düşünmekten. Korkunun kaynağı hakikat mi nefs mi? Hakikat bize bu konuda korkmayı emrediyor mu? Yoksa nefs, kendimizi aşma, ifade etme ve belkide insanlara yararlı olma menfezi olan bu alanı zararlı gibi göstererek, bizi engellemeye mi çalışıyor?

Mesela ibadetlerden namaz, bize ne fısıldıyor? Bayram Namazı, Cuma Namazı, Vakit Namazı, Teheccüd Namazı. Namaz hakkıyla ifa edildiği zaman (yakınlaştırmıyorsa uzaklaştırıyordur çünkü) çok zengin bir birey olma imkanı veriyor insana. Sosyalleşiyorsunuz, paylaşımlarda bulunuyorsunuz, oturup halleşebileceğiniz bir ortam oluşuyor. Geniş kitleli namazlardan çıktıktan sonra bir vakit namazına geçiyor, orada isterseniz özelleşebiliyor, isterseniz dairenizi biraz daraltarak küçük bir gurup haline de gelebiliyorsunuz. Teheccüdden bahsetmeye gerek yok. Orada özelleşmenin en güzel kıvamlarından birini yakalıyorsunuz. Gece ve Epifiz Bezi (Üçüncü Göz) size yardımcı oluyor bu konuda. Çünkü fıtrat ona göre ayarlı. Bunların da gurupla yani cemaatle kılınanı var. Gurupla fenafil olanlara, yüksek bağlılıklı ekiplere ilaç gibi. Birlikte teheccüd namazı kılan bir ekibin, ertesi sabah -eğer sebeplere riayet ederse- çok ciddi başarılara imza atacağı muhtemel.

Gelelim bu yazının konusuna. Dinin net uygulanışı olan namaz bile (hayatında bunların hiç yanından geçememiş, ibadeti sadece, başı tozlu halılara değdirme olarak anlayan birileri var ise ki var, onlara da Allah tan nasib etmesini dilemekten başka birşey diyemiyorum) bu kadar zengin iken, bize bir davranış genişliği verirken; kendimizi, birikim ve tecrübelerimizi, düşünce dünyamızı sınırlamak niye?

Hasılı cemaat olmak bireyselliği öldürmez. Öldürmemeli. Tembel, hazırcı, korkularını aşamamış, düşünmekten kaçan insanlar, bir araya geldikçe bu hakikati örter ve görünmesini istedikleri şekilde hareket eder. Mükemmel bir fanustur. Tabi kırılana kadar.

Hakkaniyetin, Allah korkusunun, fikirlere saygının ağır bastığı cemaat, cemiyet ve guruplarda bunların hiçbiri yaşanmaz. Yaşansa bile cüzi kalır, cılızlaşır, çok büyüme imkanı bulamadan ya daire dışına çıkar ya da rehabilite olur. Mevhumu muhalifine girmiyorum. Eğer girersem çıkamayacağımı biliyorum.

İyi niyetli bu bahsettiklerim. Kötü niyetli tarafını düşünmek ve batılı tasvirde yoğunlaşmak istemem. Kötü niyetlisini profesyonel iş hayatında görür mücadele edersiniz. Mobbingler güç savaşları vs. Etki alanını genişletmek, bu sebeple yanında ot bile bitirmemek, yetkinliği olmadığı için etrafında kapasiteli adam bulundurmamak, temel rükunlardan biri olan istişareyi iğdiş etmek…Bunlar konumuz dışı. Daha doğrusu minder dışı. Bunu erbabına bırakalım.

Bireyselleşerek, bireysel kabiliyetlerinizi, ilhamlarınızı ortaya çıkararak ta cemiyetle yaşayabilirsiniz hasılı. Münferit ve münzevi olmaya gerek yok. Münzeviliği nezaketen söyledim. Her yalnızlık münzevilik değildir. Seçeceğiniz güzel birlikteliklerle kendinizi geliştirebilir, enfüsi tefekkürde boğulmayı engeller, afaka biraz yelken açıp, bakış açınızı genişletirsiniz. Mihenk taşıdır biraz. Sonra bireyselleşir, iç dünyanızı eğer fuzuli şeylerle meşgul etmedi iseniz, Cenab ı Hakk ın size nasip ettiği ilhamları, fikirleri düşünür, planlar kurar, kendinize gelişim menfezleri açarsınız. Bunu da tekrar guruba dahil olarak orada efkarı ammeye sunar, sağlamasını yapar, sonra da toplumun geneline yayılırsınız.

Bu zora talib olmaktır. Bu kadar yazı zora talib olma için. Bunların hiçbirisini yapmayıp, keyif ve rahatlık içinde, kendinizi şeftali bahçelerinin arasında, güzel kokular, inanılmaz lezzetler ve rayihalar arasında kaybedene kadar hayata devam edebilirsiniz. Nasıl olsa yerinize düşünen dertlenen birileri vardır.

Günün birinde rüzgar sert esmeye başladığı zaman, eğer olgun bir başak olamadı iseniz, savrulduğunuz yerde filizlenmek yerine, toprağın kuvveyi inbatiyesini arttırıp yok olmak mukadderatına da katlanmak durumunda kalırsınız.

Yine de kalan bir konfor var ise onu bozmayayım yazıya son vereyim.

Dünyanın kendine göre kuralları vardır. Şeriatı fıtriyeyi çok hafife alıyoruz gibi geliyor.

Selametle…

1 COMMENT

Comments are closed.