Hazal Seyitoğlu, The Circle

İkili ilişkilerde çok sık duyuyorum: “Çok emek verdim, çok uğraştım ama bende sevgi kalmadı, beni tüketti.”

– Her şey bir bakış açısı değişimi ile düzelebilir mi?

– Efendim?

– Kendi kendime konuşuyorum.

Sözgelimi, mesleğine aşık bir öğretmen olarak sene başında derse başlıyorsun. İlk birkaç hafta ya da birkaç ay, tüm öğrenciler ile harika bir iletişim içinde keyifli ders saatleri geçiriyorsun.. Meraklılar, ilgililer, saygılılar.. Sen de onlar da halinden pek memnun.. Derslere hevesliler ve sana karşı çok iltifatkârlar.. Her şey son derece yolunda, derken bir bakıyorsun ki içlerinden bir veya birkaçı ilk heveslerini yitirmiş gibiler. Sana ve derse karşı eski alâkaları kalmamış, davranışlarında ciddi değişmeler var.. Giderek senden ve dersten kopuyorlar.. Ne yaparsın bu durumda? “Beni sevmeyeni ben de sevmem”, “dersle alakası yoksa kendi bilir”, “ya bu deveyi güderler ya bu diyardan giderler” mi dersin?

-Unutma sen mesleğine, öğrencisine aşık bir öğretmensin..

-Bana mı dedin?

-Yo, yo kendi kendime, öylesine…

İşini seven, sabırlı bir öğretmenin yapması gereken şey o çocuğun davranışlarındaki değişiklikleri gözlemlemek, ilişkinin yeniden tahsisi için gerekirse PDR den yardım almak, çocukla çalışmaya, onu anlamaya, onu yeniden kendine ve dolayısıyla derse çekmeye devam etmektir.

Öğrenciye harcadığınız emeği düşünün, onu kazanmaya çalıştığınız yollardaki çabanızı… Sonuçta eğer öğrencinizin derslerinde bir iyileşme, davranışlarında bir güzellik gördüğünüzde ne hissedersiniz?

Aklıma  8 yaşındaki Ishaan Awasthi ile büyük bir özveri ile ilgilenen resim öğretmeni Ram Shankar’ın hikayesinin konu edildiği, 2007 yapımı yönetmenliğini Aamir Khan’nın yaptığı “Her Çocuk Özeldir, Yerdeki Yıldızlar “ filmi geldi..  Ne büyük bir emek harcamıştı çocuğa ve sonunda herkesin girdiği resim yarışmasında öğretmenini bile geçerek, Ishaan birinci olmuştu. Öğretmenin oradaki sevincini hiç unutmam. Harika bir oyunculuktu; ben bile izlerken çok mutlu olmuştum.

Sevgi böyle bir şeydir… Emek verirsin, çaba sarfedersin biraz da olsa sana yönelme varsa, o sevgi tükenmez, o emekler seni bitirmez..

-Yani öyle olması gerekmiz mi?

-Efendim?

-Kendi kendime söyledim

-Hı, tamam…

İnsan dışındaki canlılardan örnek almayı seviyorum. İnsanlar pek örnek alınası canlılar değil.. Özellikle bitkiler beni etkiliyor.. Misal, saksıdaki çiçeğin kurumaya dursa, günlerce gelip, başında onunla sohbet etsen, toprağını havalandırsan, kuru dallarını ayıklasan, “belki yerini sevmedin” deyip, onu daha havadar bir yere taşısan ve bir gün dirildiğini, hatta çiçek açtığnı görsen, sevinmez, mutlu olmaz mısın?

Yoksa, “şimdi mi açtın, sana olan tüm umutlarımı yitirdikten sonra? Artık sana olan sevgim kalmadı! Tükettin beni!” mi dersin?

-Ne dersin?

-Ne için?

-Yok sana değil, kendi kendime konuşuyorum..

-A aaa! Yeter ama… Git başka yerde sesli düşün..