Ahmet Çamalan, The Circle

Özellikle Facebook arkadaş listemde yakın dost ve akrabalarım da olduğu için mümkün mertebe orada siyasi mevzulara girmemeye özen gösteririm ki kimse incinmesin. Geçtiğimiz günlerde “Asrın lideri” bir konuşmasında “Hiç kimseyi ekmeğinden, aşından etmedik” diye buyurunca dayanamayıp şöyle bir paylaşımda bulundum: “Sakın nerenizle güldüğünüzü söylemeyin! Ayıp! Hem asrın sahibi, ümmetin lideri, Halife-i ruy-i zemin hazretlerinin tarihin gördüğü en büyük münafıklardan biri gibi yalan söyleyecek hali yok!” Bu paylaşımım üzerine “reisçi” bir dostumla aramızda şöyle bir muhavere geçti:

– (Reis) Hak edilmiş aştan, hak edilmiş işten bahsediyor olmasın Ahmet’im. Demokrasi oyununun kuralı, seçilen yönetir; seçildiği dönemde. Muhalefet etmek tabi ki haktır ama bu kadar alaycı ve üstenci bir dil olmamış.

-Yani 30 yıl dişimle, tırnağımla, alın terimle elde ettiğim kariyerim/işim “hak edilmemiş” olanından mıydı diyorsun dostum?

-Şahsi olarak ne yaşadın bilmiyorum. Büyük alt üst oluşlar yaşadık, yaşıyoruz toplum olarak. Bu hengamede yön tayin etmek hayli güç. Sivil siyaset kutup yıldızımız olmalı. Kastım buydu. 

Bunun üzerine adetim olmadığı halde dostuma belki düşünmesine vesile olur diye bir cevap yazmaya karar verdim. Ortaya şöyle bir şey çıkınca yalnızca dostuma cevap değil onun gibi düşünen herkese bir mesajım olsun diyerek sizinle de paylaşmak istedim.  

-Benim ne yaşadığımın ne önemi var dostum. Bu ülkede sezaryen ile doğum yapmış kadınlar hem de bir günlük lohusayken bebeğiyle birlikte hapse gönderildi, hiçbir suç tanımı/isnadı yapılmadan. Suçunun ne olduğuna dair iddianame bile hazırlanmadan ölümcül hasta yaşlılar hapse tıkıldı ve orada öldüler. “Biz ölüyoruz” çığlığına kulak bile asılmadı.

Benim kariyerim sıfırlanmış ne önemi var dostum. Binlerce insan bir gecede mesleğinden, malından, mülkünden edildi. Bununla yetinmeyip başka hiçbir yerde de iş bulmalarına izin verilmedi. “Ağaç kökü yesinler” dediler. “Ne suç işledik?” dendiğinde sadece “araştırıyoruz” dediler, masum olduklarına kendilerinden daha çok emin oldukları insanlar için. Ama hapislere tıkmaktan çekinmediler. Şirket hesaplarında hiçbir hata bulamadıkları iş adamlarının mallarına çöktüler -şaka değil- “bu kadar mükemmellik normal değil, kesin bir yolsuzluğu vardır” diyerek. Sırf muhalefet oldukları için binlerce müesseseye el koydular, çalışanlarının tamamı işsiz kaldı. Yetmedi “siz teröristsiniz” deyip içeri attılar. “Anladık bize burada hayat hakkı tanımıyorsunuz, bari çıkıp başka ülkelerde rızkımızı arayalım” diyenlerin çıkmasına izin vermediler. Yetmedi çoluk çocuğuna da çıkış yasağı koyup Meriçlerde boğdular.

“Hengamenin” farkındasın evet ve “yön tayin etmek zor” diyorsun. Biz yön aramaya gerek görmedik ki dostum, zalimin karşısında olmak bizim için yeterliydi. “Kutup yıldızımız” deyip peşinden gittiğiniz “sivil siyaset” askeri vesayete rahmet okuttu. Ne evrensel hukukun ne dini hukukun kurallarına uydular. Sadece muhalif gördüklerini yaftalayıp iğneli kuyulara atarken, çoluk-çocuk, yaşlı-kadın, suçlu-masum ayırt etmediler. Bütün bunların hepsi sineye çekilebilir, ama bu zulümleri yaparken milyonları suçlarına ortak ettiler. Üç günlük dünya saltanatı için milyonların ahiretini berbat ettiler. Kardaşı bacıya, ana-babayı evlada düşman ettiler.

“Sivil siyaset” yönünü bir bilinmeze doğru çevirdiğinde biz, “Durun, bu cadde çıkmaz sokak!” dediğimiz için bizi gemiden Ege’nin serin sularına attılar. Gemi şimdi bataklığa doğru hızla sürüklenirken, gemidekiler hala “Nearer my God to Thee” çalıyorlar.

Ne ki “ama” ile başlayan cümleler kurduğunu duyar gibiyim. Söyleyeyim sana: “Bunlar Paralel devlet kurdular” deyip ülkedeki bütün kalifiye kadroları boşalttılar ve yerlerine kendi kifayetsiz kadrolarını doldurdular. “Soru çaldılar” deyip boşattıkları kadrolara yeteneksiz akrabalarını koydular. “Bize darbe yaptılar” deyip yer ile yeksan etmedik hiçbir stratejik müessese bırakmadılar. “Fırak-ı dalle” deyip yer yüzünün en temiz Müslümanlarından boşalttıkları minberlere tecavüzcüleri, akidesi bozukları, din tacirlerini oturttular.

“Devlet içinde kadrolaştılar” diyorlar. Bir an için iddiaları doğru kabul edelim. Bunun suç olduğu nerede yazıyor? Dünyanın her yerinde sivil toplum örgütleri kendi yetiştirdiği kadroları iyi yerlerde görmek ister. (bkz. “The Family” dizisi) Kaldı ki ülkede devlet içinde stratejik kadrolara elaman yerleştirmek istemeyen bir siyasi/sosyal/dini oluşum var mı? Herkes bunun peşinde. Moğultay’ı hatırlamıyor musunuz? Adalet bakanlığına hep CHP’lileri doldurduğu iddiasına karşı alenen “MHP’li faşistleri ve Refahlıları mı işe alacaktım” dememiş miydi? Bundan dolayı herhangi bir ceza aldı mı? Kaldı ki birilerinin devlete sızdığını fark ettiysen önlem alır, sızmayı engeller, hukuksuzca sızdığını tespit ettiklerini de işten atar, gerekirse verdiğin maaşı tazminatıyla beraber geri alırsın. Hadi bir an için bunun büyük bir suç olduğunu varsayalım. Alırsın, yargılarsın, suçu sabitse, cezası neyse verirsin. A be dostum kundaktaki bebeğine varana kadar hapislere doldurmak nedir?

Diyelim soru çaldılar. Şu ana kadar bu konudan dolayı mahkûm olan var mı bilmiyorum ama diyelim ki var. Soruyu kim çaldıysa, hadi ilerletelim, organizasyonu kim yaptıysa ekip olarak yakalar, suçunu ortaya koyar, kanun ne emrediyorsa cezasını verir gönderirsin. Kaldı ki bu konuda adı geçen şahıs sayısı yüzlerle bile ifade edilmezken, milyonları baliğ bir yapıyı nasıl “hırsız” olarak yaftalayıp bütün başarılarını bu yalana feda ederek zalimin zulmüne “yahşi” çekersin?

“Bunlar hükümetimize darbe yaptı, 250 insanın kanı bunların ellerinde” deyip 1 günlük lohusa annenin bebeğiyle zindana tıkılmasına, bir ayağı kabirde pir-i fanilerin hücrede ölmesine, ölümcül hastaların çırpınarak mapus damında can vermesine “eyvallah” diyorsun. Peki, bir an için darbeyi bu insanların yaptıklarını kabul edelim. Bütün ecramıyla darbeye karışan kişi sayısı birkaç bini geçmiyor. Hâlbuki evrensel ve dini hukuk suçun şahsiliğini baz alırken, darbeyi kimin yaptığını dahi bilmeyen yüzbinlerce insan nasıl daha darbenin dakikasında suçlu ilan ediliyor? Kaldı ki herhangi bir suça bir insan sempati duysa, duygusal ve fikri olarak desteklese bile, fiile dökmediği sürece o insan suçlu sayılamaz.  Hem “Stratejik derinlikli” başbakanınız İŞİD’li canlı bombalar için bile “Türkiye’de bulunan canlı bombaların isim listesi elimizde, ancak eylem yapılmadıkça tutuklayamıyoruz” dememiş miydi? Buna rağmen, kermese börek yapan teyze, fi tarihinde bilmem hangi sohbette görülmüş dayı, devletin resmi sendikasında/bankasında/okulunda ismi geçen abi/ablanın, karıncayı incittikleri dahi vaki değilken “terörist” ilan edilip hayatlarının tarumar edilmesi karşısında “oh, ama hak ettiler” diyerek vicdan serinletmek hangi ahlak anlayışına sığar?

Sonra da bütün bunlar yokmuş gibi pişkin pişkin “Biz kimseyi ekmeğinden, aşından etmedik” diye alenen yalan söyleyen bir tiran bozmasıyla ben dalga geçince “alaycı ve üstenci” bir dil mi kullanmış oluyorum? Halife-i ruy-i zemin dediğiniz, ümmetin lideri/ümidi denilen, büyük kurtarıcı gözüyle bakıp kutsiyet isnad edilen bir “kezzab” bu kadar açık yalan söyleyince normal oluyorken; O, yazlık kışlık saraylarda, sayısı belirsiz uçan saraylarda/gemilerde/makam arabalarında saltanat sürerken mağdur, ama sıfırladığı, yere yapıştırdığı, hayatını/geleceğini/hayallerini tarumar ettiği ben üstenciyim öyle mi?

Eyvallah dostum! Bir gün efsun bozulup bu kadar aleni gadri/zulmü/gaspı/cinayetleri görmeye başladığınızda bizi aynı yerde bulabilecek misiniz işte ondan emin değilim!

Sahi, failleri çok sınırlı “suç/suçların” cezasının/faturasının bu kadar büyük bir kitleye bebek-yaşlı demeden ödetilmesini hiç mi garip bulmuyorsunuz? Sahiden ülkede her şey “sivil siyasetin” kuralları içinde normal bir şekilde devam mı ediyor?

2 COMMENTS

  1. En sevdiğim circle yazarlarından biri yazı yazmış ama Twitter’dan paylaşmıyorsunuz haliye biz de eleştiremiyoruz.

    1) “Üç günlük dünya saltanatı için milyonların ahiretini berbat ettiler. Kardaşı bacıya, ana-babayı evlada düşman ettiler.” öncelikle bu söz sadece Akp için değil Gülen cemaatinin siyasete giren koltuk kavgasına giren Akp ile ikiz kardeşi olan tepe yönetimi için de söylenir.

    2) “biz, “Durun, bu cadde çıkmaz sokak!” dediğimiz için bizi gemiden Ege’nin serin sularına attılar.” bu ifade de biz sözü geçiyor, ama biz kim? Kastedilen 17 aralık operasyonları mı? Eğer öyleyse buna da çoğu kişi gülüyor Türkiye’de tıpkı sizin Erdoğan’ın lafına güldüğünüz gibi.

    Khklılara yapılanları yazmışsınız doğrudur katılıyorum, ama suçsuz olanları için geçerli bu durum. Darbeye bulaşmış, zamanında millete kumpas kurmuş, yolsuzluğa girmiş (o melih gökçekten alınan arazilerin hepsi yolsuzluktur kolejler için), soru hırsızlığı organize etmiş, mobbingle başkalarını intihara sürüklemiş, tehditle iş görmüş, gazetesiyle tetikçilik yapmış, yasa dışı herkesi dinlemiş, pasakeyfi gibi siteler kurup generallerin kızılarının çıplak görüntülerini atmış, kişiler için geçerli değil. Onların khk ile atılması haktı demiyorum (çünkü khk baştan hukuksuz bir şey savunma hakkı yok) ama onları da meriçte boğulanlarla bir tutmayın ya da onların tutuklanması ile suçsuz birinin tutuklanması aynı değildir. Bu yazıyla sadece Akplilere “biz” sizden daha iyiydik diyebilirsiniz. Ama akp ve cemaatin dışındaki 3. kişilere hiç bir şey ifade edemezsiniz.

    3)””Dünyanın her yerinde sivil toplum örgütleri kendi yetiştirdiği kadroları iyi yerlerde görmek ister. (bkz. “The Family” dizisi) Kaldı ki ülkede devlet içinde stratejik kadrolara elaman yerleştirmek istemeyen bir siyasi/sosyal/dini oluşum var mı? “”
    Bakın sivil toplum örgütü ne demek? Siyasi parti ne demek? Dini cemaat ne demek? Gülen cemaati neydi? Dini bir hareketti eğer sen kadrolaşıyorsan o zaman dini bir cemaat olma iddiasında bulunmayacaksın. Pzevenk pzevenklik yapınca garip olmaz ama camidaki imam yaparsa ortalık karışır. Türkiye’deki diğer dini cemaatler de istiyor ama diyorsunuz, ya da Moğultay’ı örnek vermişsiniz. Zaten Türkiye mahveden bu zihniyet, 100 senedir bu pisliği temizlemeye çalışıyoruz zaten, ülkeyi düzelteceğini iddia eden hatta hızını alamayıp tüm insanlara bir mesajı olan ve dünyanın her yerinde okul açarak tüm dünyaya iyilik yayacağı iddiasında olan bir hareket Moğultay yaptı ama ben de yaparım diyebilir mi? Gülen cemaati bir ırk değil, Türkiye’nin pisliğinden bıkmış muhafazakar camianın pisliği düzeltmek için kurduğu bir yapıydı ve o da aynen pislikleri yapmaya devam etmiş olay bu. Suç mudur değil midir bunlar tartışılır. Soru çalma suç bu arada. Kadrolaşmada kul hakkı.

    4) “”Kaldı ki bu konuda adı geçen şahıs sayısı yüzlerle bile ifade edilmezken, milyonları baliğ bir yapıyı nasıl “hırsız” olarak yaftalayıp bütün başarılarını bu yalana feda ederek zalimin zulmüne “yahşi” çekersin?””

    soru çalmadan adı geçen yüzlerce değil, en azından binlerce diyelim. Ben size tahmini rakam verirsen en azından 10 bin kişi bu işe girmiş. Bu rakamı küçük verirseniz art niyetli olduğunuzu düşünürler. Bunlar cezasını çeksin demek de bana hep art niyetli bir yorum olarak geliyor. Ortaokul talebesi bunlar ya 10 yaşında soru almışlar neyin cezasını çekecekler? Zaten çekiyorlar da, bunların sayıları azdı falan hep yalan, binlerce sayıları, bunu sistematik organize eden sorumluluk almıyor hiç biri cezasını çekmiyor yurt dışına kaçmışlar, bu garibanlar için çeksinler cezalarını bunlar hizmetin genelini yansıtmaz deniyor. Hizmetin genelini yansıtmaz ama tepe yönetimin hepsini bu pisliğe bulaştırır, onlar topu orta okul talebelerine atarak bu işten çıkamaz. Son 20 yıldır oluyorsa tüm türkiye imamları bölgedeki üst tabakayı kastediyorum. hususi birim imamları ve en başta Gülen hesap vermek zorundadır. Soru çalma sadece asker ve poliste de kalmamış, kpss verenler dış işleri hakim savcılık sınavlarında yargı imamları dış işleri imamı tüm o birimciler hesap verecek ama hepsi kaçtı işte bu insanlar nerde diyorsanız. Twitter’dan tweet atıyor hizmet 10 kat büyüdü bu süreçte elhamdüllah diye.

    Genel olarak yazı hoş ama kimse ciddiye almayacaktır Türkiye’de. Çok basit bir nedeni var.

    “1 günlük lohusa annenin bebeğiyle zindana tıkılmasına” kundaktaki bebek gibi tabirler var. Güzel ve gerçek doğru diyorsunuz.

    Peki tek suçlu bu türkiye’dekiler mi? 1 günlük lohusa kadın içeri girerken hala daha Akıncı’dan çıkan siviller konusunda açıklama yapmayanlar vebali paylaşmıyor mu? Türkiye kamuoyunu darbeyi biz yapmadık noktasında ikna etmeyen Gülen sorumlu değil mi, sadece tanımam etmem diyerek -ki bu yalan- ve uluslararası komisyon diyerek bu lohusalı kadınları insanlara yem eden o değil mi? Sen karşındakine vurursan o da sana vurur, sana bu şekilde vurduklarında sen Gülen’i savunursan o da Reis’ini savunur zor değil. 3. bir kişi de bu kemalist olabilir bu dinciler böyle ahlaksız ancak karşısındakini eleştirebilirler der. Varsayım üzerinden gidiyorum siz eğer Gülen’e laf konduramıyorsanız aynı şekilde o adam da Reis’e kondurmucak kendi niye kondurmadığınız üzerinden düşünerek o adamı anlayabilirsiniz. 2013 yılı öncesinde de Türkiye’de mağdur kesim çoktu. Daha dün gene Twitter’da kahraman ilan edilen polis müdür Ömer KÖSE mesela. Bu adam hakkında dhkpc iltisaklığından ihraç edilen KHK’lılar bu adam bizi 2013’te de tutukluyordu bize yapmadığı kalmadı diyor caglar cilaranın programında. Yani dediğim şu 2013 öncesinde de bu yazdıklarınız oluyordu ve mağdur insanlar cemaatin kapısına geliyordu yapmayın etmeyin diyordu. Bunları görmek lazım. Öbür türlü herkes kendi mahallesini savunur. Hiç bir zaman bu denli olmadı, ergenekon kumpası mağduru müyesser yıldız da bunu dedi, bizim davalarda biz bu kadar mağdur olmadık bu kadar hukuk hiçe sayılmadı diye. Onlar bir adım atıp bunu diyorsa, cemaatteki bireylerde hala “kurunun yanında yaş yandı biraz” diyemez o davalar için. Onu dersen o reisçi arkadaşında sen iyisin ama diğer khklılar kötü der en son sen ikna ettiğinde. 1 masumu içeri atan polis savcı hakim bilirkişi fark etmez ve 1 masumu terörist gösteren gazeteci, binlercesini de gösterebilir yapar, çünkü o ahlak seviyesindedir.
    -Ahmet (@a_wolfenstein)

  2. 17/25’i inkar edebilirsiniz, 15 Temmuz tezgahını inkar edebilirsiniz ama… “bunlara acımayın”, “oğlunuz da olsa ihbar edin” vb benzeri suçlu suçsuz ayırdetmeyen, toptan bir topluluğu hedef alan nefret sözlerinin canlı yayından söylendiğini kim inkar edebilir?

    “Ümmetin faydası için azınlığın zararına katlanılır” sözüyle cemaate yapılan zulüme fetva veren, “müslüman milletin parasıyla bunları hapiste niye besliyoruz, öldürelim” diyen sözde hocaların varlığını kim inkar edebilir?

    “Ağaç kökü yesinler”, “bayrak direklerine asacağız”, “kanlarıyla banyo yapacağız” sözlerini kim inkar edebilir?

    Daha iki yaşında Meriç’te, Ege’de boğulanlara “terorist” diyen köşe yazılarını kim inkar edebilir?

    Bileğinde kelepçeyle doğum yapanları, doğumhaneden hapishaneye götürülenleri kim inkar edebilir?

    Öte yandan, Hocaefendi’nin ya da kırk yıllık arkadaşlarından birinin “soru çalın”, “kumpas kurun”, “darbe yapın”, “liyakati olmada da bizim arkadaşları tercih edin” dediğini kim iddia edebilir?

    Cemaate isnad edilen bütün suçlar başta saydıklarım kadar kati ve kesin olsa, bunların talimatını bizzat Hocaefendi vermiş olsa dahi, cemaatin bu suçları işlemek üzere toplandığını, bireylerin bilerek isteyerek, bu suçları işlemek üzere organize olduğunu, topyekün suçlu olduğunu kim iddia edebilir?

    Ey Allah’ım! Sen “Hiç bir günahın bir diğerine yüklenemeyeceğini” söylerken hala “ama”larla vicdan soğutanların ettiklerini öteki tarafa bırakma!

Comments are closed.