Dr. Ahmet Çamalan, The Circle

Osmanlı siyasetnameleri üzerine bir çalışma yapmıştım. Bütün siyasetnameleri sıkıp bir tek cümle haline getirsen “Mülk adl ile kaimdir” hükmü çıkar. Mülk adaletle ayakta durur. Ülke adaletle yönetilmiyorsa onu uzun süre ayakta tutamazsınız.

Bir dostumun abisi malum gerekçelerle içeri alınmıştı. Bu da yetmezmis gibi malına tedbir konmuş işine de kayyım atanmıştı. Aynı zamanda iş ortağı da olan kardeşiyle sohbet ediyorduk. Kardeşi, abisine “Şunu yapmasaydı, bunu yapmasaydı, şunu söylemeseydi, böyle demeseydi” diyerek hakaretvari sözlerle sitem ediyordu. Dedim ki:

-“Kardesim abinin söylediklerinin veya yaptiklarinin herhangi birinde suç unsuru var mıydı?”

-“Yok”

-“Devlete, millete, ailesine şirketine zarar verecek herhangi bir olumsuz tutumu, şiddet içeren bir davranışı var mıydı?”

-“Yok”

-“Peki abine yapılan zulüm mü?”

-“Tabiki”

-“Öyleyse ortada bir zulüm varsa zalim de var. Zalim abin olmadigina gore, zalime değil de niye abine kızıyorsun?”

Sustu. Zalime zalim diyemediği için mazluma niye suyu bulandırdın diye kızmak bizim topraklarımızın kaderi.

Zalimden kaçarken Ege’de, Meriç’te boğulan, bebekler, haklarında hiçbir somut suçlama bulunmadığı halde zindanlarda çürümeye mahkum edilen masum annelerle hapis damında büyüyen ve güneş görmeyen yavrular. Ameliyat masasindan kaldırılarak yeni doğan bebeğiyle hapse götürülen anneler, uygunsuz hapishane şartlarında doğum yapan kadınlar. Hapishane sartlarinda yasamasi imkansiz olan hasta ve yaşlıların mapus damında ölmesi. Bunların zulüm olmadığını hangi vicdanını yitirmemiş insan iddia edebilir ki? Öyleyse ortada bir zulüm var. Zulüm varsa zalim de zalimler de var. Ülke zalimler tarafindan yönetiliyorsa, o ülkenin mamur olmasi beklenemeyeceği gibi uzun süre ayakta kalması de beklenemez.

“Bizim Allahımız var” diyerek, salavatlar dağıtarak doların düşmesini bekliyorsaniz öncelikle işinizin Allaha kaldığını kabul ediyorsunuz demektir. “The Başkan”ın bugün iş adamlarına ayar verirken kullandığı şu cumle önemli: “Bilesiniz ki bu milleti ayakta tutmak sadece bizim görevimiz değil” Yani ne diyor? “Ayakta durmakta zorlanıyoruz”. Madem mülkü ayakta tutmak icin manevi reçetelere bel bağlıyorsunuz -ki bence mahsuru yok- öyleyse adaleti tesis edeceksiniz.

Bu kehanet değil, buz gibi bir gerçek var: Mülkü payidar edeceksen adaletle hükmedeceksin. Her yere yazdığınız ‘Adalet mülkün temelidir” sözüne riayet edeceksiniz. “Bizi dünya kıskanıyor” diyerek dünyanın sizi kıskanmayacağı gibi, “Dünyanın en güçlü ekonomisi olacağız” diyerek en güçlü ekonomi olunamayacağı gibi, “Dünyanin lider devletiyiz” diyerek lider olunmadığı gibi, “Bizim Allahımız var” diyerek de Allahı yanınıza alamazsınız.

Işiniz Allah’a kaldıysa zulümden kaçarken ölen masumların, zindanlarda büyüyen yavruların, mapus damında ölen çaresizlerin hesabını vermeden sahil-i selamete çıkamayacaksınız. Bir masumun katli alemin katli demekse, bütün ömrünüz boyunca, bütün heyetinizle salavat çekseniz, hatimler indirseniz o bir masumun hesabını veremeyeceksiniz. Saltanatınızı o bir masumun ahı yıkacak. Sadece zamana vabeste…

1 COMMENT

Comments are closed.