Kendinizi kısaca tanıtınız. Eğitim ve iş durumunuz nedir?
Yaklaşık 10 yıldır ABD’de yaşıyorum. Türkiye’de Bilgisayar Mühendisligini bitirdikten sonra aynı alanda doktora tahsili yapmak için ABD’ye geldim ve o zamandan beridir buradayım. Ailemden dolayı başlarda farketmeden de olsa küçük yaşlardan itibaren hizmetle içli dışlı oldum. Ancak Hizmetle hakiki anlamda tanışıp hizmet gönüllüsü olmam ABD hayatımla birlikte başlar. Hiç bir zaman klasik hizmet hiyerarşisinde yer almadım ancak bulunduğum yerde elimden geldiğince diyalogtan talebe yetiştirmeye kadar hemen her hizmete koşmaya gayret ettim.
17/25 Aralık Süreç’inden bugüne, gelişmeleri nasıl yorumluyorsunuz?
Bu kısmı bir kaç defa yazıp sildikten sonra en son kısa kısa maddeler halinde birbirinden bagimsiz bazi gozlemlerimi yazmaya karar verdim.
1) Mülaane: Açıkçası 17/25 ile başlayıp 15 Temmuza kadarki yaşanan sürecin beni en çok çarpan hadisesidir. Yok bedduaymis değilmiş, yok bunu yayınlayan insanların basireti yok muymus, yapmakta haklıymış degilmiş gibi tartışmaları kastetmiyorum. Ben o mülaaneyi dinlerken bırak amin diyebilmeyi tüylerime kadar ürperdiğimi ve bir kaç gün de kendime gelemediğimi hatırlıyorum. Hadi en iyi niyetle düşünelim. İster kötü haberleri üzülür gerek yok diye sansure tabi tutanlardan, ister de munzevi yasamasinin ve sihhatinin etkisiyle art niyetli bazilari tarafindan yanlis bilgilendirildigini ve Hocaefendinin yasanan abukluklara hakim olmadigini temiz dimaginda atfedilen curumlerden Hizmeti tamamen beri tuttugunu varsayalim. Hadi o boylesine keskin bir duayi etti de basta oradaki sohbet halkasinda olanlar nasil cani gonulden amin dediler? Hadi o anda olayin hararetine insan kendini kaptirmis olabilir, peki sonra gunlerce haftalarca nasil arkasinda durup devam ettirdiler? Anadolunun buyuk bir sehrinde valiyi ayagina cagirip sen devletin valisiysen ben de Hocaefendinin valisiyim deme curetini gosteren sehir imami paralelligin ta kendisi degildir de nedir? Bunu hiyerarsinin disinda Turkiye’de bile ikamet etmeyen alelade bir Hizmet bireyi olarak duydugumda belki asli astari olmayan bir dedikodudur dahi desem o mulaaneye nasil kayitsiz sartsiz amin diyebilirim? Hala aklim almiyor. Ozetle o cok samimi edilmis ve yuzbinler tarafindan da cani gonulden samimi olarak ayni anda amin denmis o duanin kabul oldugunu dusunuyorum.
2) Demagoji: Malesef eskiden beridir Hizmette beni en cok rahatsiz eden seylerden biri demagoji olmuştur. İşin kötüşü, bundan gazetecisinden bolgede vazife alanlara abilere kadar kimse beri degil. Bir kac ornek vermeden once neden Hizmet icindekilerin demagoji yapmasindan bu kadar rahatsiz oldugumu ifade edeyim. Sorulan sorulara, yoneltilen olumsuz iddialara açıkça cevap vermek yerine hep etrafindan dolasmak ve carpitmak herseyden Hizmet insaninin hakikatlerle vakitli yuzlesip hatalari duzeltmek adina aksiyona gecememesine ve elestirilere karsi iyice savunmaci bir tavir alip musibeti ikiletmesine yol acti diye dusunuyorum. Buna ek olarak bunu siyasetci yaptigi zaman o kadar rahatsiz olmayan (belki de siyasetin fitratinda var diyedir) halkin acizane gorusumce adeta gonul birligi yapmis gibi topyekun bizden samimi nefret etmesinde surekli ve hizmetin her kademesi tarafindan yapilan demagoji ve carpitma aslan payi alir diye dusunuyorum. Simdi bir kac ornek vereyim.
a) Paralel devlet tartismalari ilk ortaya ciktiginda gerek masum taban gerek de ekabir tarafindan mesela dunyanin 180 ulkesine hic bir beklenti olmadan aylarca maaslarini almamayi goze alip giden insanlar mi paralel diye savunma yapilmasi. Devlet burokrasisinde yapilan yanlislara yonelik bir suclamayla yurtidisindaki ogretmenin ne alakasi olabilir?
b) Binde birini dahi tanimam. Hocaefendi bunu süreç boyunca degisik vesilelerle ilk basta yuzde birini sonra da binde birini tanimam diye ifade etti. Ancak en mutevazi tahminlerle mensublari yuzbini bulan bir harekette liderin nufuzunun olmasi icin binde birini ya da daha fazlasini tanimasi gerekmedigini herkes biliyor. Ve siz bu insanlarin ne yaptigini ben nerden bileyim diye kendinizi savunmak icin bu argumani kullanirsaniz güven ve ikna edicilikte sorunlar ortaya çıkar.
c) 15 Temmuz Hizmet’e karsi yapilan bir kumpasti. Ben diger insanlarin aksine gerceklerin her zaman er ya da gec aciga cikacagini 15 Temmuz’un tum yonleriyle hic bir zaman tam olarak aydinlatilacagini dusunmuyorum. Ancak elimizdeki verilerin isiginda hakikaten de 15 Temmuz’da bir sekilde Hizmet’in bir kumpasa dusurulebildiği ihtimali makul gorunuyor. Bir gazetecinin arastirip boyle bir neticeye varmasi ve bunu savunmasi ne kadar dogruysa gerek Hizmet’in ekabirinin gerek de benim gibi duz insanlarin zihin konforunu bozmamak veya saflari sıklastirmak icin bu argumani kullanmasi da o kadar yanlis.
d) Darbe’den hemen sonra Hocaefendinin yabanci gazetelere verdigi roportajlarda soyledigi “Adil Oksuz buraya gelmis olabilir hatirlamiyorum”, takribi bir sene sonra kullandigi “buraya herkes geliyor Hakan Fidan da geldi” ve benzeri ifadeler… Adil Oksuz’un Hocaefendiyle surekli irtibati olan “molla” abilerden oldugu, bir donemlik dahi olsa “onde gelenlerden” oldugu hizmetteki hemen herkes (ve dahi devletimiz ve istihbarat birimleri) tarafindan malumken sanki sadece haberlerden gordugu biri gibi davranip verdigi cevaplar.. Insanlar degisik mulahazalarla savunabilirler bu sozleri ama ne olursa olsun bi siyasetci veyahut politikaci degil insanlarin kendine kayitsiz sartsiz itimat ettigi bir sahsiyet olarak boylesine topu taca atmak hakkini malesef ben tum saygima ragmen Hocaefendi’yle bağdaştıramıyorum.
Tabi bir de gectigimiz Nisan’da Fin televizyonuna verilen roportajda “Bunlar gelmis olabilirler yani, Adil mi Adı nedir bilemiyorum da…. Mesela Adil dedikleri zaman ben bilmiyorum oyle birisi” demesi! Beni derin huzunlere gark eden bir hadisedir bu.
3) Abartma: Hakikatle yuzlesmekten bizi alikoyan, alternatif gercekler icinde kaybolup bizi dogru stratejiler uretmekten alikoyan br baska tehlikeli enstruman. “mübalâğa zımnî yalandır; yalan ise bir lafz-ı kâfirdir ve günahtır” sozunu hepimiz dustur edinmisizdir ama hadiselerin hararetiyle pratige gecerken farkli cereyan ediyor demek ki. Uzatmadan bir kac ornek verip birakayim. Kimisi bamtellerinden tanidik gelebilir, digerlerini de etrafimizdaki abilerden, sosyal medyadan vs. bolca duymusuzdur.
a) Zulumleri Amnofisi, Firavunlari gecti. Sadece bir ruya tabirinden yola cikarak vehimle Israilogullarinin tum erkek cocuklarini katlettiren bir firavundan bahsediyoruz.
b) Tarih böylesine bir zulüm gormedi. Birak hic bir makul dayanak olmadan sadece dini aidiyetlerine bakarak en mutevazi tahminlerle 6 milyon yahudiyi katletmis yakin tarihimizdeki Hitler ornegini, hatta uzak cografyalarda mesela Rohingya’da yuzbinlercesinin tecavuz, koyleriyle birlikte canli canli yakilma, kacarken kursunla taranma esnasinda olmedilerse ac susuz baslarinda catisiz komsu ulkelere siginmis olmalarini da birakalim, yanibasimizda halen dramlarin en buyuklerinden birini yasayan Suriyelilere bakalim. Bir sekilde yolunu bulmus zor sartlarda da olsa memleketimizde bir duzen tutturabilmis olanlarini degil, kole gibi pazarlarda alinip satilan genc kizlari, gozleri onunde esleri cocuklari katledilip zor bela kendini kurtarmis olanlarini, kendini kurtaramayip ISID’in eline dusenleri dusunelim. Evet biz bir hareket olarak cok esasli zulumlere maruz kaliyoruz. Aclikla, iskenceyle, elinde maddi manevi olan herseyi kaybedip sifirdan hayat kurmaya calismakla imtihan oluyoruz ama tarih malesef bizden cok daha siddetli zulumleri gordu ve gormeye devam da ediyor. Daha cumhuriyet kuruldugu zaman yapilan ilk nufus sayiminda Istanbul’un yarisindan cogunu olusturan gayri muslim vatandaslarimizin nereye kayboldugunu sormadim bile.
c) Dünyanin hapiste en cok gazeteci bulunan ülkesiyiz. Evet teknik olarak dogru ama bizim gectigimiz asamalari coktan tamamlayip sinif atlamis ulkeleri mesela hapise girme nimetiyle tanisamadan artik havasindan midir suyundan midir “kalp krizi” gecirip olen muhalif gazetecilerin vatani Rusya’yi filan dusununce pek bir anlami kalmiyor.
Yanlis anlasilmasin yasananlari hafife almiyorum kesinlikle. Ates dustugu yeri yakar. Ve ortada tarifi imkansız bir zulüm var. Ama hakikatten koparak da bu bedeli daha agir odedigimizi dusunuyorum.
4) Bugun kimi hizmet mensubu eskisi kadar belki daha eskisinden de fazla sevilip sayılan, kimi tarafindan kirginlik duyulan, kimi tarafindan etrafi art niyetli insanlar tarafindan cevrildigi ve bundan dolayi cok yalnizlik cektigi dusunulen, kimi tarafından da kızılan Hocaefendi’ye en büyük ayıbı yine sevenleri olarak bizim yaptigimizi düşünüyorum. Kulturumuzun, cografyamizda asirlar boyunca sekillenmis bizim de pek sorgulamadan hevesle devam ettirdigimiz dini anlayisimizin (bugun gayet sorunlu buldugum) Allah dostlarina karsi olan kutsama refleksi ve onlari insanliklarindan mahrum etme hevesinden bahsediyorum. Çuvaldizi da kendime batirayim, tum ifade ettiklerime karsin hala Hocaefendi demekten de kendimi alamiyorum.
Süreç’i bireysel olarak nasıl tecrübe etmektesiniz?
Açıkçası seneler oncesinde geldigim ABD’de kurulu bir duzenim oldugu icin yasadigim sıkıntıları, sahsi olarak gectigim merhaleleri ne kadar anlatsam bos, gercekten sıkıntı ceken insanlara kadar saygisizlik etmis olurum. Ancak ozellikle darbeyi muteakip 1 sene icinde yasanan hadiseleri sinema seridi gibi uzaktan izlerken o kadar kotu oldugum zamanlar oldu ki, sikintidan zona dokup, dogru duzgun calisamadigim icin isten atilma korkusuyla yasadigim gunleri bilirim. Dunyada zulum tarih boyunca hic eksik olmamis, bugun dahi Hizmet bireylerinin gectigi surecten cok daha agirlarini insanlar dunyanin degisik yerlerinde yasamak zorunda kaliyorlar. Insan mazlumun kimligine, dinine, cinsel tercihine, gecmisine, ideolojisine, milletine, cografyasina bakmadan zulmun her turlusune karsi duyarli olmali taraf ama duygusal bagin, gonul birlikteligin olan bir sekilde tanisip ettigin insanlara yapilanlara taniklik etmek cok daha agir hasarlar birakiyor malesef.
Süreç’in kendi hayatınıza yansıyan olumlu ve olumsuz yönleri nelerdir?
Biraz karakterim belki biraz da kalabalik bir ailenin son cocugu olarak buyumenin neticesi kuvvetli bir zihin tembelligi vardi bende. Insanlarla, olaylarla yuzlesmekten oldum olasi hic hoslanmam. Hizmet’in icinde, Hocaefendi gibi bir cok acidan mustesna bir sahsiyetin basiretine kendimi teslim edip o guvenin verdigi huzur ve mutlulukla yasiyordum diyebilirim. Surec boyunca yasanan hadiseler, cektigim sikintilar, ve bu sure zarfinda Hareketin süreci yonetim bicimi ve artik en tembel zihnin yadsiyamayacagi, en kor gozun dahi gorebilecegi bazi hatalarin sanki adeta birinin eline kiymik batmis gibi takilmayin onlara denilip ortpas edildigini gorunce icimde cok siddetli bir kirilma oldu. Bu kirilmanin neticesinde bolca gelgitler yasayip, hayati, insanlari, hizmeti ve hatta dini de icine alan genis bir cephede daha once peyderpey kurdugum dusunce sistemim ile acimasiz bir yuzlesme akabinde hic bir abuklugu, yanlisi bir kulp bulup gormezden gelemedigim, zihin konforumun tamamen kayboldugu huzur ve mutluluk adina cok daha mutevazi hedefler belirledigim bir doneme girmis oldum.
Acikcasi her ne kadar zihnim allak bullak olsa da bu neticeye varabilmek icin onulmaz acilar cekmis olsam da baska turlu kabugumu kurup gercek dunya vatandasi olamayacagimi bildigim icin bir musibet bin nasihatten iyidir diyor ve bana son tahlilde olumlu etkisi oldugunu dusunuyorum. Benim bu aydinlanmayi yasayabilmem icin (baska bir tabirle jetonumun dusmesi icin) yuzbinlerce insanin en agir imtihanlardan gecmesinin gerekmis olmasi ise malesef hadisenin en aci ve olumsuz yonu ve kendi adima utanc verici bir durum.
Hizmet Hareketi’nin geleceği hakkındaki düşünceleriniz?
Duygusal tarafim bu kadar ihlasli, tertemiz guzel insanin birlikteliginin tamamen kaybolup gitmeyecegini bir sekilde hatalarindan ders alip Allah’in da inayetiyle tasaffi etmis bi sekilde er gec toparlanip daha sistematik ve derli toplu olarak devam edebilecegini umit ediyor.
Rasyonel tarafim ise yasanan hadiselerden ders alan, benzer hatalarin, sistem sorunlarinin tekrar edilmemesi icin pasif degil aktif gayret icinde olan insan sayisinin degisime yol acacak “critical mass” e ulasmaktan bir hayli uzak oldugunu goruyor ve umitsizlige kapilip daha cok uzuluyor.
Artik tek parça bir “The Hizmet Hareketi” diye birseyden bahsetmekten ziyade her ulkede, her cografyada tamamen farkli “Hizmet hareketcikleri” olusacak. Bazilari daha kapali eski usul devam edecek, bazilari da belki sadece “Hizmet” anlayisi degil cogu tarafindan yadirganip dislanacak “Din” anlayisi da ortaya koyacak. Hatta diyebilirim ki sadece cografya’ya gore belki mesleklere gore birbirinden bagimsiz bile degisik olusumlar olabilir.
Her turlu, kahir ekseriyeti piril piril birlikteliginden sadece huzur ve ferahlik alinan bu kadar egitimli insan ister ferdi olarak ister de buyuklu kucuklu olusumlar icinde insanliga benzer prensipler etrafinda olumlu katkida bulunmaya devam edecektir.
Şu anki durum itibariyle Hizmet Hareketi ile olan münasebetinizi nasıl görmekte ve değerlendirmektesiniz?
Insan cok nadir durumlar disinda tum hatalarina, eksikliklerine ragmen anne babasindan kolay kolay yuz cevirmez. Zaman zaman cok ofkelenir, belki arayi sogutmak icin bir sureligine kendini uzak tutar ama onlarin basina bisey gelecek olsa da ilk o yardima kosar. Acikcasi Hizmet ile munasebetimi artik biraz buna benzer goruyorum. Acilariyla aci cekiyor, sikintilariyla dertleniyor ve elimden geldigince gerek Turkiye’de olan gerek de bir sekilde kendini disari atabilmis magdurlara yardim etmeye calisiyorum. Ancak klasik hizmet soylemlerinin neredeyse hic birinin bana eskisi gibi bisey ifade etmedigini eskisi gibi hizmet etmek icin bir gayret icinde olmadigimi da itiraf etmeliyim.
Hizmet hareketine ve hareketin mensuplarina asla yuz cevirmedim, ceviremem de. Hayatima bu kadar dokunmus, maddi ve manevi kisisel gelisimime bu kadar olumlu katkisi olmus Hizmet’e ve Hocaefendiye karsi nankorluk olur bu.
“Hizmet’in icinde, Hocaefendi gibi bir cok acidan mustesna bir sahsiyetin basiretine kendimi teslim edip o guvenin verdigi huzur ve mutlulukla yasiyordum diyebilirim.” Ana cümle budur efendim.Her birimiz birey olduğumuzun,itaatın isyan ahlakına ters olmadıgının hatta bunun bir şahane anlayışı olduğunun kuru herşeye itaat beklentisinin halının altını pislikle doldurmak olduğunun ,uydum kalabalığanın sonunun çıkmaz sokağa vardığını bi hakkın gördük görüyoruz…
Gerçeğin etrafından dolaşma diye güzel bir tabir kullanmış, çok güzel ifade etmiş. Ancak şunu üzülerek görüyorum ki bu yazılarda en temel konulara değinen bir babayiğit şu ana kadar çıkmadı.
Süreçte sorulması ve sorgulanması gereken üç temel husus;
1. Darbe kararını kim verdi? (HE’nin kararın verilmesindeki rolü ve vebali nedir?)
2. Darbe kararı bir istişare neticesinde verildi ise kimler istişarede bulunmuştur, askerî yönü ağırlıklı bu faaliyet için yapılan istişarede askerler bulunmuş mudur? Bulunmadı ise teknikratların veya ihtisas sahiplerinin değil de hayal/rüya aleminde yaşayan mollaların yaptığı istişare islam istişare usüllerine uygun mudur, değil midir?
3. Halen hapiste bulunan hizmet insanın (Esnaf, öğretmen, polis, hakim/savcı, medya mensubu değil, ağırlaştırılmış müebbed alan ve gelecekte herhangi bir kurtuluşu olmayan askerlerden bahsediyorum) durumu ne olacak, üç- beş gün sonra hocaefendi bu dünyadan göçtükten sonra bu kardeşlerimiz ve ailelerinin hizmet ve hocayla ilgili hüsn-ü zanları kaybolunca, bundan sonraki nesillere nasıl bir cemaatleşme ve hizmet düşünce mirası bırakılacak.
ABD’de hiç olaya bulaşmamış, hakkında medyada haber çıkmamış, normal mesaisine devam eden, ekonomik sıkıntı çekmeyen arkadaşın ızdırabı ile müebbed ceza alan arkadaşların ve ailelerinin ızdırabı bir olur mu? Kimse darbeye karışanları “suçu var cezasını çeksin” anlayışıyla sorgulayamaz, cemaatin verdiği itaat anlayışı neticesinde bu arkadaşlar sorgulamadan bu işe bulaştı.
Mütefekkirlerimizden bu hususları irdeleyen yazılar da bekliyoruz.
Hocam bunlar taban serisi, nasıl o sorulara cevap versinler her yazıda zaten sordukları sorular onlar. 3. dediğiniz mevzuda Gülen çıkıp bir şey dese de boş, o konuda da Erdoğan ne derse o olur. En son dediğiniz darbeye bulaşan kişiler mevzusu da soru çalan ile aynı. Ortada irade sakatlanması var evet, iradeyi asıl sakatlayan kişilerinin de çıkıp bir şey diyeceğini düşünmüyorum.
Ahmet sen hep ayni ahmet misin bilmiyorum ama taktın yaşa ve doğum tarihine. Hizmetin en büyük eksikliklerinden biri de tavanın tabandan bihaber olması. bu zamana kadar taban dinlenmedi. Ama her cemiyette olduğu gibi taban cemiyetin azamisini oluşturur. Askeriye gibi devrecilik yapmayı bırak boş yapma lütfen.
tarık ben seni anlamıyorum ne yaşı ne devreciliği,?
Ben hiç yaştan mı bahsetmişim, adam bu sorulara cevap verilmedi bu seride demiş, cemaatin tabanındaki biri gelip adil öksüzden mi bahsedecek böyle saçmalık mı olur. Bu seri taban serisi diyorum, gençler serisi demedim, bu ifadeyi engin sezen beğenmediği için kullanmadı ve hizmetten renkler ve sesler diye yayınladı mülakatları ama burada bir şeyler karalayıp yazan tabandaki insanlar. Tabandaki biri zaten nasıl o sorulara cevap vercek git yukardaki 2. soruyu bi oku, o soruya cevap verecek adamlar adil öksüz kemal batmaz F.gülen gibi insalar. yaşlılar mı cevap verebilir diyorum ben anlamadım seni
Darbe konusundaki şüpheye hiç katılmıyorum. Cemaatin bile isteye giriştiği bir işti bu.
Ama yine de genel olarak güzel ortaya konmuş düşünceler. En vurucu yerlerinden biri de “demagoji” mevzuu. Mahkemede yargılananlardan, sosyal medya trollerine, gazetecilere kadar hemen hemen tüm cemaat mensupları demagojiye sarılmış vaziyetteler. Ve nasıl bir akıl tutulması yaşıyorlarsa, demagojinin gerçekten etkili olduğunu sanıyorlar. Trajikomik!
Suçlu biri niye demagoji yapar ? Biz 5 kardeştik 5 imiz de birbirimizi bilirdik şimdi gelip en küçük kardeşi içeri atıyorlar adam ben ahmak mıyım suçlamayı kabul edeyim diyor. İlker başbuğ çıkıp onca delile olaya rağmen genel kurmay başkanından terörist mi olur diyip demagoji yapsın, Erdoğan gene demagojisini yapsın, türkiyedeki her kesim demagojisini yapsın ee bir aptal cemaatteki yazarlar çizerler mi onlarda yapıyor aynısını işte. Adama sen ergenekonda niye şöyle manşet attınız dediğinde demagoji yapıyor çünkü , bu toplum o kadar aptal ve cahil kalmış ki türkiye’deki tüm gazetelerin o zaman aynısını yaptığını unutmuş, ve o zaman muhalif olan gazetelerinde bu süreçte 1 dakikada bir cemaati iktidar ile birlikte nasıl terör örgütü ilan edip linç ettiği ortada. Şimdi herkes pisken bir dakika ben şöyle kötülük yaptım denir mi bu toplumda ? Ben derdim çünkü insanlar ne düşünür diye yaşamıyorum ama hapse girme tehlikesi olan biri varsa mahkemede adama sorduklarında burs verdin mi dediklerinde evet verdim diyip niye hapse girsinki ? katiller hırsızlar çeteler darbeciler dışarda demagojisini yaparken, bu adam niye gerçekleri desin . Böyle bir tiyatro oynanıyorsa sende tiyatro oyna. Gazeteci ile sosyal medyadaki adam demagoji yapması yanlış zaten onu hizmettekiler takip ediyor, onlarada demagoji olmaz. Hapistekilere gelince ali fuat yılmazer, hidayet karaca falan demagojisini kastediyorsan onlarada lafım yok, onların kurtuluşu yok gerçekleri söylesinler. Ama öbür türlü niye burs verdin bu parayı niye yatırdın niye tivibudan abonelik çektin, bylock niye indirdin bunların hepsi zaten tiyatro adam demagojide yapar yalan de der dalga da geçer çünkü iş zaten gerçeklikten kopmuş artık.
Mülaane aslında kişinin kendinden emin olduğunu gösterir, karşı tarafta aynı şekilde dua etmeli miydi o zaman mı hükmü olurdu yoksa tek taraflı yapıldığı için ben kendimden eminim ve kendime beddua ediyorum mu olur bilemiyorum. Peygamber dışında da kimse yapmamalı bence toplu olarak. Çok sakat bir şey. Şimdi biz haksız isek diye beddua edildi orda, ama gelip bizi vurdu. Akp de paralel devletti onu niye vurmadı ? . Mülaanenin yanlışlığıda burda zaten, hizmetin başına bunların geleceği 2013’ten belliydi sen mülaane etmesende bunlar başına gelcekti. Peygamber değiliz ki her ettiğimiz dua kabul olsun, duanın kabul olma garantisi yoksa zaten mülaane yapmanın mantığı ne. Başına bir şey gelince çünkü mülaaneden dolayı geldiğini diyebiliyor musun, ancak mülaane sonrası ertesi gün bir şey gelirse öyle diyebilirsin. Allah’ın iradesini ipotek altına alabilir miyiz, yani Allah’ım aramızda karar ver artık diye, Allah belki zalime dokunmayacak iyice günaha batmasını istiyor, öbür taraftan zaten hizmette çürüdüğü için onunda imtihanı ayrı olacak. Yani bu kadere bir dakika biz şimdi mülaane yapacağız , bu kaderin değişmesini mi istiyoruz diyeceğiz. Mülaane sadece kişinin kendinden emin olduğunu gösterir, Gülen paralel devlet değiliz diye etti, sonrasında 1 tane daha etti farklı versiyonlu, madem son çare bunu ediyorsun. Önce bir kendini savunsaydın tek dediği polisleri ben tanımam, inanmıyor musunuz o zaman mülaane ediyorum. Yani biz çaresiz zina ile suçlanan ortada delil kalmamış biri değiliz ki , denecek binlerce şey vardı orda eğer paralel devlet değilsen tabi. İşi mülaane götürmek bide zevkle o duayı etmek garip, 2013’te bize ne yaptılardı daha o zaman da ^evlerine ateşler salsın falan dendi^ İsmail sezgin de bu konuda kendi cemaati akp den ayrılsın artık diye sert çıktı diyor. Güya il abileri hala akp oy verip topluyormuş falan siyaset yapanlar varmış, . Bunun için mülaane mi edilir, dağılacaksa o zaman dağılsaydı cemaat, senin ilken prensibin beddua etmemekti, millet akp kaycak diye beddua mı edilirdi, defolup gidip kaysalardı. Gülende binde birini tanımam dedi sonra beddua etti, tanımadın adama niye kefil oluyorsun ? Aslında Erdoğan bunlar Gülen’den emir alıyor dediği için Gülen de orda tanımam diyerek benden emir almadılara getirdi mevzuyu. Bu durumda da olay bazlı bakıp herkes biz paralel devlet değiliz dedi ve bedduayı etti. Paralel devlet o zaman KCK ile anıldığı için millet terör örgütü gibi bir şey düşündü. Ama bir kadrolaşma bile paralel devletliktir. Ama tabanın pek kadrolaşma olduğunu bildiğini bile düşünmüyorum. Bunlar sonradan ortaya çıkan şeyler şimdi bakınca niye ettik diyebiliyoruz.
Düşüncemi toparlayamamdım ama, bu boykot zamanını düşünün, sahabeler öncesinde dua ediyor Allah’ım sen bize yardım et diye, ama gene boykot devri yaşanıyor çok acı çekiyorlar, şimdi sahabeler mülaane yapsa boykot devrinden önce kim haksız ise kim yalancı ise Allah onun belasını versin diye. Bu durumda ne olacaktı , Allah bir dakika ben şimdi boykot zamanını yaşatırsam bu sefer benim ümmetim haksız görünecek o zaman yaşatmayayım mı diyecekti? Eğer öyle diyecekse normal dua etmeye gerek yok sürekli mülaane yapılsın herkes rahat rahat yaşar. O yüzden diyorum toplu edilmez, mülaane duadan ziyade yemin etmek gibi bir şey. Zina olayındada bu yüzden ettiriyorlar, müslüman bir toplum yeminin önemi var diye adam ediyor orda. Ve bir taraf etse yeterli diye biliyorum. Bizim hukukumuzda da bu yemin mevzu var diye biliyorum. Ayrıca dediğim gibi toplu ediyorsan anında sonucu görceksin ki araya başka şeyler girmeyecek. Çünkü giren şeylerin senin bedduanın olması için araya giren aracı olaylar mı yoksa senin iraden neticesi oluşan yeni olaylar mı olduğunu kestirmekte zor. Bu zina olaylarında da dediğim gibi bireysel ediliyor, son çare yemin gibi düşünmek lazım onuda. Yoksa Allah birinin belasını verince aa bak bu haksızmış o zaman hadi ona bide biz ceza(zinanın asıl cezası) keselim diye bir şey yoktur diye düşünüyorum.
Sonuç olarak ben beddua kabul edildi diyemem, çünkü tek paralel devlet biz değildik burası kesin, hırsız lafı falanda geçti orda. Ayrıca taban acı çekiyor taban ne kadar paralel devlettir ? Üniversite öğrencileri daha mesleğe atılmamış binlercesi hapiste. Ayrıca herkesi vurmadı cemaat içinde de. Bu mülaane yapılmasını da kesinlikle yanlış buluyorum.
“Hizmet’in icinde, Hocaefendi gibi bir cok acidan mustesna bir sahsiyetin basiretine kendimi teslim edip o guvenin verdigi huzur ve mutlulukla yasiyordum diyebilirim.”
Akplilerde böyle insanlar o kafa rahatlığını yaşamak için Erdoğan oy veriyor, o bizim yerimize tüm ümmeti düşünüyor işte Filistini dert etmeme gerek yok diye.
Bu konuda böyle düşünmemiz insan fıtratında var ve herkes bu fıtrattan yararlanıp kendine militan yetiştirir. Hitler, Stalin, Jakobenler de aynısın yaptı, bugün ülkücü harekette, pkk da, akp de, sol hareketlerde, tarikatlarda budur. Bu konuda Eric hoffer’in kesin inançlılar kitabını tavsiye ederim internette pdfsi var, basımı yok zaten kitabın ingilizcesi vardır belki.
Bu röportajı veren kişi Hocaefendi yalancılıkla suçluyor.Ne büyük bir terbiyesizlik.Mülaane olayı sonuna kadar doğruydu.Çünkü AKP’NİN terörist suçlamaları gına getirmişti.Ali Bulaç mesala mülaane olayını bizden olmamasına rağmen savunmuştur.Hocaefendi aynı milletten müslüman olmasına rağmen kendi vatandaşına zulmeden ki bu zulümlerin içinde tecavüz de dahil bir güruh yoktur diyor.Yahudi katliamı Almanların başka bir ırka uyguladığı zulümdür.Kadınlara bu kadar zulim çoluk çocuk hapis Türkiye tarihinde yoktur herhalde.Hocaefendi ye onu yalancılık ve abartmayla itham ederek en büyük zulmü ve nankörlüğü yapmıştır bu röportajı veren şahsiyet.Ayrıca hizmeti çok acımasızca yerden yere vurmakta.Gerçekler ortaya çıkacak elbette.O zaman bizlerde sizlerden hakkımızı alacağız.
Adil Öksüz’ü tanımaması mümkün mü? %99.99 a göre mümkün değil. O halde HE yalan söylemiyor mu?
O polislerin önce % 1 ini sonra 1000′ de birini tanımam demiş. 100.000′ de birini tanımanın da yeteceğini herkes biliyorken tanımamla demogoji yapıp tabanı ikna etmek için mülane yada beddualaşma yapmak gerçeğin etrafını dolanmak değilmidir ? Bunlar tabanı kandırmaya yönelik haeketler değil mi? Yalanla aynı amaçlı , gerçeğin etrafını dolaşma eğilimi yalancılıkla eş değilmidir ?
Hizmetin tabanındaki insanlar hep madden manen Allah rızası için verdiler. Bir hak hareketine yaz kış demeden omuz vermeye el verdiğince çalıştılar. Hocaefendi( böyle bilindiğinden yoksa ben artık kabul etmiyorum) ve etrafındaki dar oligarşik kadronun hedefi tamamen güç ve yönetme ,alkışlanma tutkusuymuş.Yada mistik bir kurtarıcı olduğuna inanma.
Ali Bulaç’ın dediği gibi cemaat tavanı bize yıldızları seyrettirken girdikleri çıkar ilişkileri ve yaptıkları siyaset tetikçiliği, bürokrasiyi teslim aldık inancı, güç serhoşluğu ve gücünü hesaplayamama serhoşluğu ; dünyanın en iyi insanlarından oluşan diyebileceğim bir hareketi ülkemizde bir fitne hareketine, bir çiban başına dönüştürdü. HE gücü elde ettiğine inandığında İran’ daki Ayetullah’ lar gibi yapabileceğine inandı.Belki hep bunu amaçlamıştı. Hükümeti önce her açıklamaya ,medyadan bir açıklama yaparak dize getirmeye, dersane olayıyla çekişme gün yüzüne çıkıncada zor kullanarak, operasyonlarla dize getirmeye çalıştı. Tabana da bunu hak savunuculuğu olarak yutturdu. Bizler bildiğimiz,gördüğümüz kadarıyla yuttukda ama herşeyin sahibi , kalpleri bilen ,aldatılamaz olan yutmadı…Malesef süreç gösterdi ki AKP islamı HE islamından bütün falsolarına rağmen daha haklıymış. Allah bir zalimle adalet dağıtır diye öğrendik dimi. Lanetleşmenin bedeli bugünkü tabanın ailelerinin dağılması, size acıyarak bakacaklar demeelerin bedeli acınarak bakılmak değil mi ? Daha Allah’ ın tepemize taş yağdırmasını mı bekleyeceğiz. Kabul edelim HE ve etrafındaki dar kadro ve kandırdığı taban olarak bizler o bol defolu AKP’lilerden daha haksızmışız. Çarpıldık. Tövbe edelim. Hergün o lanetleşmeye tövbe etmeden felah bulamayız.
Cemaatin yapması tartışması gereken çok açık ama kimse dile getiremiyor. HE ve dar oligarşik kadroyu, darbeye yol verenleri , organize edenleri teslim edecekler, suçlarını itiraf edecekler..Öyle birşey yoksa da yüzbinlerin felahı için delikanlı iseler kendilerini feda edecekler. Yusuf olacaklar, Yusuf’ luk önermeyecekler. İçeriden uzlaşmacı kirlenmemiş yeni bir liderle devam edilip yıkılanlar yavaş yavaş tamir edilecek. Yoksa yakın bir gelecekte ne cemaat kalacak ne tabanı , ne dünyalık malı, ne de güzel bir mirası..Tarihe iyilik hareketi olarak başlamış bir yapılanmanın nasıl bir fitneye dönüşeceğinin kanıtı olarak kalacak cemaatin 40 küsür yıllık macerası. Bunu en son isteyecek kişilerde bizler tabanız.. HE nin dediği gibi kim hata yaptıysa bu kutlu topluluğa daha fazla zarar vermemek adına çıkıp bedelini ödemeli…Kim soru çaldıysa , kim darbe tetikçiliği yaptıysa devlete teslim olmalı ki masumların üzerinden bu lekeler temizlensin…
AHMET , mülaane bize vurdu görüşüne katılmıyorum, ifade etmiştim bir yukardaki yorumda, hadi diyelim bize vurdu genede ^AKP islamı HE islamından bütün falsolarına rağmen daha haklıymış. ^ böyle bir sonuç çıkmaz, bir kere bedduayı eden tek taraflı ediyor paralel isek belamızı ver diyor, diğer tarafın beddua ettiği yok ayrıca gene kim paralel ise belasını ver diye de ettiyse, Allah iki tarafıda paralel görmüş ise şimdilik birini seçmiş olabilir. Bide akpnin bir islamı yok ortada, adamlar zaten güçlü, bizimkiler güç sarhoşu bu işin böyle neticeleneceği zaten belliymiş, her şeyi dine bağlamamak lazım, şu yaşanan süreç tamamen dünyadaki kanunlara uygun giden bir süreç, ve göz nizam var akp islamı diye bir şey yok ortada tamamen pislik torbası, Gülen’in islamını eleştir yerle bir oldu zaten, tabanın ayrılmasına yaradı daha güzel oldu. Tabanında anlamını bilmediği bir duaya amin dedi diye tövbe edip kendini kahretmesine gerek yok , bu tip olaylarda masumlara olan olur zaten , bir beldeye deprem gelincede masumları vuru verir , onlar mı şimdi tövbe edip pişmanlık göstersin, kim günah işleyip suç işlediyse tövbesini etsin.
Fazilet Rusya örneğinde ruslar kendilerinden olanı öldürüyor, gene 1965 endenozya katliamı var, 1 milyon kişiyi kesiyorlar palalar ile kendi halkını komünist diye. Türk tarihinde de katliam çoktur, gelip sana onu kimse anlatmaz senin bulman lazım, Dersim olayları var işte onlar bizim halkımız değil miydi. 1915 Ermeni olayları var ermeniler de o zaman osmanlının milleti, 6-7 eylül olayları gene. Ali bulaç size referans ise ali bulaç’in şuan dediklerine de bakın o zaman
Bu röportajı veren Hizmettenmiş ya da hizmetten değil mi
Gülen’de Hizmetten şuan
Peki Said Nursi demiyor mu şeyhlik müritlik yok, ben sizin kardeşinizim diye
Şimdi bu durumda bir kardeş diğerine abartıyorsun diyor. Ve sizde eşit yaklaşmayıp diğerine hemen terbiyesiz sıfatını yapıştırdınız. Çünkü insanları kardeş olarak göremiyorsunuz, hizmete değil Gülen’e bağlılığınız var. Adeta bir tarikat ilişkisine dönmüş iş, tarikattakiler sizi ilgilendirmiyor şeyhiniz sizi ilgilendiriyor.
Yazıları yorumcuların yorumlarını okuyunca aklıma şu şöyle fikirgeldi HEye birileri hertürlü iftira atarken hizmeti yok etmeye çalışırken içerde ve dışdan meseleler şunu gösteriyor HE buzamanda ençok zülme uğriyan HE maalesef bu böyle bazen bakıyorum içerden birileri öyle yorumlar yapıyorlar ben insanlığımdan utandım şuanda hizmet dairesi içinde bulunanlar HE çok. Üyük zülüm yapıyorlar
HE tek adamdır.Öyle olmayı kendi seçmiştir.Bütün başarılar kime yazıldıysa,hezimetlerde ona yazılmalıdır.Asrı saadet manipülasyonları ile gerçeklikten kopardığı taban,bir zalimin zulmü ile uyanıyor.Tam uyanış olduğunda HE ve etrafındaki karar alıcı kadro cemaatin içine çıkamayacak,dağlara kaçmak isteyecekler..Taban birbirine hergün daha çok sahip çıkacak ama kimse artık onlara şeyh,abi ,hoca olamayacak..Bu devran böyle gitmeyecek.
Netice-i kelam; cemaatin tabanının aklı karışık ve her geçen gün cemmat ve FG aleyhine oluşumlar artıyor. Cemaat büyükleri ise bu durumu düzeltmeye yönelik tek bir adım atmıyor, atamıyor. “Allah’ın (cc) bir planı var” diye durumu idare etmeye çalışıyorlar. Allah’ın (cc) planı zaten çalıştığı için halen bu durumda olduklarının farkına vardıklarında iş işten geçmiş olacak. Yazık ettiniz ağalar bu güzel insanlara yazık!
250 kisi oldu. Bunun sorumlusu besbelli ortada.burda da ispat ettiniz. Tabanda ki saflar uyanin artik. Cizginizi belirleyin. Yoksa isiniz hem bu dunyada hemde ahirette cok zor.
Bir insan günah işlemiyorsa , günah işleyen suçlu birini kendine hoca yada şeyh olarak görmesinden sorumlu olmaz (fasık şeyh hikayesi vardı kalp gözü açılan her mürit şeyhini terkediyordu). Burada Gülen dini yanlış öğretiyor diyorsan orası ayrı. Dünyada da bu böyledir ahirettede böyledir, Devlet birini terörist ilan edebilir adam hatta tam teröristtir ama sen onun kitabını da okursun onu sevedebilirsin. Kimse seni gelip bundan dolayı tutuklayamaz hukukun olduğu bir ülkede, ki zamanında Türkiye’de de az çok varken abdullah öcalana önder lider biji, diyip kitapları okunuyordu bir şey de olmuyordu. Sonuç olarak da herkes kendi ahiretine dünyasına baksın. Abdullah dilipak gibi hem dünyaları hem ahiretleri yandı bu insanların tarzı söylem yapıp kendilerine iki gram dönüp bakmayan insanlar gibi olmamak lazım.
“Hizmet’in icinde, Hocaefendi gibi bir cok acidan mustesna bir sahsiyetin basiretine kendimi teslim edip o guvenin verdigi huzur ve mutlulukla yasiyordum diyebilirim.” Ana cümle budur efendim.Her birimiz birey olduğumuzun,itaatın isyan ahlakına ters olmadıgının hatta bunun bir şahane anlayışı olduğunun kuru herşeye itaat beklentisinin halının altını pislikle doldurmak olduğunun ,uydum kalabalığanın sonunun çıkmaz sokağa vardığını bi hakkın gördük görüyoruz…
Gerçeğin etrafından dolaşma diye güzel bir tabir kullanmış, çok güzel ifade etmiş. Ancak şunu üzülerek görüyorum ki bu yazılarda en temel konulara değinen bir babayiğit şu ana kadar çıkmadı.
Süreçte sorulması ve sorgulanması gereken üç temel husus;
1. Darbe kararını kim verdi? (HE’nin kararın verilmesindeki rolü ve vebali nedir?)
2. Darbe kararı bir istişare neticesinde verildi ise kimler istişarede bulunmuştur, askerî yönü ağırlıklı bu faaliyet için yapılan istişarede askerler bulunmuş mudur? Bulunmadı ise teknikratların veya ihtisas sahiplerinin değil de hayal/rüya aleminde yaşayan mollaların yaptığı istişare islam istişare usüllerine uygun mudur, değil midir?
3. Halen hapiste bulunan hizmet insanın (Esnaf, öğretmen, polis, hakim/savcı, medya mensubu değil, ağırlaştırılmış müebbed alan ve gelecekte herhangi bir kurtuluşu olmayan askerlerden bahsediyorum) durumu ne olacak, üç- beş gün sonra hocaefendi bu dünyadan göçtükten sonra bu kardeşlerimiz ve ailelerinin hizmet ve hocayla ilgili hüsn-ü zanları kaybolunca, bundan sonraki nesillere nasıl bir cemaatleşme ve hizmet düşünce mirası bırakılacak.
ABD’de hiç olaya bulaşmamış, hakkında medyada haber çıkmamış, normal mesaisine devam eden, ekonomik sıkıntı çekmeyen arkadaşın ızdırabı ile müebbed ceza alan arkadaşların ve ailelerinin ızdırabı bir olur mu? Kimse darbeye karışanları “suçu var cezasını çeksin” anlayışıyla sorgulayamaz, cemaatin verdiği itaat anlayışı neticesinde bu arkadaşlar sorgulamadan bu işe bulaştı.
Mütefekkirlerimizden bu hususları irdeleyen yazılar da bekliyoruz.
Hocam bunlar taban serisi, nasıl o sorulara cevap versinler her yazıda zaten sordukları sorular onlar. 3. dediğiniz mevzuda Gülen çıkıp bir şey dese de boş, o konuda da Erdoğan ne derse o olur. En son dediğiniz darbeye bulaşan kişiler mevzusu da soru çalan ile aynı. Ortada irade sakatlanması var evet, iradeyi asıl sakatlayan kişilerinin de çıkıp bir şey diyeceğini düşünmüyorum.
Ahmet sen hep ayni ahmet misin bilmiyorum ama taktın yaşa ve doğum tarihine. Hizmetin en büyük eksikliklerinden biri de tavanın tabandan bihaber olması. bu zamana kadar taban dinlenmedi. Ama her cemiyette olduğu gibi taban cemiyetin azamisini oluşturur. Askeriye gibi devrecilik yapmayı bırak boş yapma lütfen.
tarık ben seni anlamıyorum ne yaşı ne devreciliği,?
Ben hiç yaştan mı bahsetmişim, adam bu sorulara cevap verilmedi bu seride demiş, cemaatin tabanındaki biri gelip adil öksüzden mi bahsedecek böyle saçmalık mı olur. Bu seri taban serisi diyorum, gençler serisi demedim, bu ifadeyi engin sezen beğenmediği için kullanmadı ve hizmetten renkler ve sesler diye yayınladı mülakatları ama burada bir şeyler karalayıp yazan tabandaki insanlar. Tabandaki biri zaten nasıl o sorulara cevap vercek git yukardaki 2. soruyu bi oku, o soruya cevap verecek adamlar adil öksüz kemal batmaz F.gülen gibi insalar. yaşlılar mı cevap verebilir diyorum ben anlamadım seni
Darbe konusundaki şüpheye hiç katılmıyorum. Cemaatin bile isteye giriştiği bir işti bu.
Ama yine de genel olarak güzel ortaya konmuş düşünceler. En vurucu yerlerinden biri de “demagoji” mevzuu. Mahkemede yargılananlardan, sosyal medya trollerine, gazetecilere kadar hemen hemen tüm cemaat mensupları demagojiye sarılmış vaziyetteler. Ve nasıl bir akıl tutulması yaşıyorlarsa, demagojinin gerçekten etkili olduğunu sanıyorlar. Trajikomik!
Suçlu biri niye demagoji yapar ? Biz 5 kardeştik 5 imiz de birbirimizi bilirdik şimdi gelip en küçük kardeşi içeri atıyorlar adam ben ahmak mıyım suçlamayı kabul edeyim diyor. İlker başbuğ çıkıp onca delile olaya rağmen genel kurmay başkanından terörist mi olur diyip demagoji yapsın, Erdoğan gene demagojisini yapsın, türkiyedeki her kesim demagojisini yapsın ee bir aptal cemaatteki yazarlar çizerler mi onlarda yapıyor aynısını işte. Adama sen ergenekonda niye şöyle manşet attınız dediğinde demagoji yapıyor çünkü , bu toplum o kadar aptal ve cahil kalmış ki türkiye’deki tüm gazetelerin o zaman aynısını yaptığını unutmuş, ve o zaman muhalif olan gazetelerinde bu süreçte 1 dakikada bir cemaati iktidar ile birlikte nasıl terör örgütü ilan edip linç ettiği ortada. Şimdi herkes pisken bir dakika ben şöyle kötülük yaptım denir mi bu toplumda ? Ben derdim çünkü insanlar ne düşünür diye yaşamıyorum ama hapse girme tehlikesi olan biri varsa mahkemede adama sorduklarında burs verdin mi dediklerinde evet verdim diyip niye hapse girsinki ? katiller hırsızlar çeteler darbeciler dışarda demagojisini yaparken, bu adam niye gerçekleri desin . Böyle bir tiyatro oynanıyorsa sende tiyatro oyna. Gazeteci ile sosyal medyadaki adam demagoji yapması yanlış zaten onu hizmettekiler takip ediyor, onlarada demagoji olmaz. Hapistekilere gelince ali fuat yılmazer, hidayet karaca falan demagojisini kastediyorsan onlarada lafım yok, onların kurtuluşu yok gerçekleri söylesinler. Ama öbür türlü niye burs verdin bu parayı niye yatırdın niye tivibudan abonelik çektin, bylock niye indirdin bunların hepsi zaten tiyatro adam demagojide yapar yalan de der dalga da geçer çünkü iş zaten gerçeklikten kopmuş artık.
Mülaane aslında kişinin kendinden emin olduğunu gösterir, karşı tarafta aynı şekilde dua etmeli miydi o zaman mı hükmü olurdu yoksa tek taraflı yapıldığı için ben kendimden eminim ve kendime beddua ediyorum mu olur bilemiyorum. Peygamber dışında da kimse yapmamalı bence toplu olarak. Çok sakat bir şey. Şimdi biz haksız isek diye beddua edildi orda, ama gelip bizi vurdu. Akp de paralel devletti onu niye vurmadı ? . Mülaanenin yanlışlığıda burda zaten, hizmetin başına bunların geleceği 2013’ten belliydi sen mülaane etmesende bunlar başına gelcekti. Peygamber değiliz ki her ettiğimiz dua kabul olsun, duanın kabul olma garantisi yoksa zaten mülaane yapmanın mantığı ne. Başına bir şey gelince çünkü mülaaneden dolayı geldiğini diyebiliyor musun, ancak mülaane sonrası ertesi gün bir şey gelirse öyle diyebilirsin. Allah’ın iradesini ipotek altına alabilir miyiz, yani Allah’ım aramızda karar ver artık diye, Allah belki zalime dokunmayacak iyice günaha batmasını istiyor, öbür taraftan zaten hizmette çürüdüğü için onunda imtihanı ayrı olacak. Yani bu kadere bir dakika biz şimdi mülaane yapacağız , bu kaderin değişmesini mi istiyoruz diyeceğiz. Mülaane sadece kişinin kendinden emin olduğunu gösterir, Gülen paralel devlet değiliz diye etti, sonrasında 1 tane daha etti farklı versiyonlu, madem son çare bunu ediyorsun. Önce bir kendini savunsaydın tek dediği polisleri ben tanımam, inanmıyor musunuz o zaman mülaane ediyorum. Yani biz çaresiz zina ile suçlanan ortada delil kalmamış biri değiliz ki , denecek binlerce şey vardı orda eğer paralel devlet değilsen tabi. İşi mülaane götürmek bide zevkle o duayı etmek garip, 2013’te bize ne yaptılardı daha o zaman da ^evlerine ateşler salsın falan dendi^ İsmail sezgin de bu konuda kendi cemaati akp den ayrılsın artık diye sert çıktı diyor. Güya il abileri hala akp oy verip topluyormuş falan siyaset yapanlar varmış, . Bunun için mülaane mi edilir, dağılacaksa o zaman dağılsaydı cemaat, senin ilken prensibin beddua etmemekti, millet akp kaycak diye beddua mı edilirdi, defolup gidip kaysalardı. Gülende binde birini tanımam dedi sonra beddua etti, tanımadın adama niye kefil oluyorsun ? Aslında Erdoğan bunlar Gülen’den emir alıyor dediği için Gülen de orda tanımam diyerek benden emir almadılara getirdi mevzuyu. Bu durumda da olay bazlı bakıp herkes biz paralel devlet değiliz dedi ve bedduayı etti. Paralel devlet o zaman KCK ile anıldığı için millet terör örgütü gibi bir şey düşündü. Ama bir kadrolaşma bile paralel devletliktir. Ama tabanın pek kadrolaşma olduğunu bildiğini bile düşünmüyorum. Bunlar sonradan ortaya çıkan şeyler şimdi bakınca niye ettik diyebiliyoruz.
Düşüncemi toparlayamamdım ama, bu boykot zamanını düşünün, sahabeler öncesinde dua ediyor Allah’ım sen bize yardım et diye, ama gene boykot devri yaşanıyor çok acı çekiyorlar, şimdi sahabeler mülaane yapsa boykot devrinden önce kim haksız ise kim yalancı ise Allah onun belasını versin diye. Bu durumda ne olacaktı , Allah bir dakika ben şimdi boykot zamanını yaşatırsam bu sefer benim ümmetim haksız görünecek o zaman yaşatmayayım mı diyecekti? Eğer öyle diyecekse normal dua etmeye gerek yok sürekli mülaane yapılsın herkes rahat rahat yaşar. O yüzden diyorum toplu edilmez, mülaane duadan ziyade yemin etmek gibi bir şey. Zina olayındada bu yüzden ettiriyorlar, müslüman bir toplum yeminin önemi var diye adam ediyor orda. Ve bir taraf etse yeterli diye biliyorum. Bizim hukukumuzda da bu yemin mevzu var diye biliyorum. Ayrıca dediğim gibi toplu ediyorsan anında sonucu görceksin ki araya başka şeyler girmeyecek. Çünkü giren şeylerin senin bedduanın olması için araya giren aracı olaylar mı yoksa senin iraden neticesi oluşan yeni olaylar mı olduğunu kestirmekte zor. Bu zina olaylarında da dediğim gibi bireysel ediliyor, son çare yemin gibi düşünmek lazım onuda. Yoksa Allah birinin belasını verince aa bak bu haksızmış o zaman hadi ona bide biz ceza(zinanın asıl cezası) keselim diye bir şey yoktur diye düşünüyorum.
Sonuç olarak ben beddua kabul edildi diyemem, çünkü tek paralel devlet biz değildik burası kesin, hırsız lafı falanda geçti orda. Ayrıca taban acı çekiyor taban ne kadar paralel devlettir ? Üniversite öğrencileri daha mesleğe atılmamış binlercesi hapiste. Ayrıca herkesi vurmadı cemaat içinde de. Bu mülaane yapılmasını da kesinlikle yanlış buluyorum.
“Hizmet’in icinde, Hocaefendi gibi bir cok acidan mustesna bir sahsiyetin basiretine kendimi teslim edip o guvenin verdigi huzur ve mutlulukla yasiyordum diyebilirim.”
Akplilerde böyle insanlar o kafa rahatlığını yaşamak için Erdoğan oy veriyor, o bizim yerimize tüm ümmeti düşünüyor işte Filistini dert etmeme gerek yok diye.
Bu konuda böyle düşünmemiz insan fıtratında var ve herkes bu fıtrattan yararlanıp kendine militan yetiştirir. Hitler, Stalin, Jakobenler de aynısın yaptı, bugün ülkücü harekette, pkk da, akp de, sol hareketlerde, tarikatlarda budur. Bu konuda Eric hoffer’in kesin inançlılar kitabını tavsiye ederim internette pdfsi var, basımı yok zaten kitabın ingilizcesi vardır belki.
Bu röportajı veren kişi Hocaefendi yalancılıkla suçluyor.Ne büyük bir terbiyesizlik.Mülaane olayı sonuna kadar doğruydu.Çünkü AKP’NİN terörist suçlamaları gına getirmişti.Ali Bulaç mesala mülaane olayını bizden olmamasına rağmen savunmuştur.Hocaefendi aynı milletten müslüman olmasına rağmen kendi vatandaşına zulmeden ki bu zulümlerin içinde tecavüz de dahil bir güruh yoktur diyor.Yahudi katliamı Almanların başka bir ırka uyguladığı zulümdür.Kadınlara bu kadar zulim çoluk çocuk hapis Türkiye tarihinde yoktur herhalde.Hocaefendi ye onu yalancılık ve abartmayla itham ederek en büyük zulmü ve nankörlüğü yapmıştır bu röportajı veren şahsiyet.Ayrıca hizmeti çok acımasızca yerden yere vurmakta.Gerçekler ortaya çıkacak elbette.O zaman bizlerde sizlerden hakkımızı alacağız.
Adil Öksüz’ü tanımaması mümkün mü? %99.99 a göre mümkün değil. O halde HE yalan söylemiyor mu?
O polislerin önce % 1 ini sonra 1000′ de birini tanımam demiş. 100.000′ de birini tanımanın da yeteceğini herkes biliyorken tanımamla demogoji yapıp tabanı ikna etmek için mülane yada beddualaşma yapmak gerçeğin etrafını dolanmak değilmidir ? Bunlar tabanı kandırmaya yönelik haeketler değil mi? Yalanla aynı amaçlı , gerçeğin etrafını dolaşma eğilimi yalancılıkla eş değilmidir ?
Hizmetin tabanındaki insanlar hep madden manen Allah rızası için verdiler. Bir hak hareketine yaz kış demeden omuz vermeye el verdiğince çalıştılar. Hocaefendi( böyle bilindiğinden yoksa ben artık kabul etmiyorum) ve etrafındaki dar oligarşik kadronun hedefi tamamen güç ve yönetme ,alkışlanma tutkusuymuş.Yada mistik bir kurtarıcı olduğuna inanma.
Ali Bulaç’ın dediği gibi cemaat tavanı bize yıldızları seyrettirken girdikleri çıkar ilişkileri ve yaptıkları siyaset tetikçiliği, bürokrasiyi teslim aldık inancı, güç serhoşluğu ve gücünü hesaplayamama serhoşluğu ; dünyanın en iyi insanlarından oluşan diyebileceğim bir hareketi ülkemizde bir fitne hareketine, bir çiban başına dönüştürdü. HE gücü elde ettiğine inandığında İran’ daki Ayetullah’ lar gibi yapabileceğine inandı.Belki hep bunu amaçlamıştı. Hükümeti önce her açıklamaya ,medyadan bir açıklama yaparak dize getirmeye, dersane olayıyla çekişme gün yüzüne çıkıncada zor kullanarak, operasyonlarla dize getirmeye çalıştı. Tabana da bunu hak savunuculuğu olarak yutturdu. Bizler bildiğimiz,gördüğümüz kadarıyla yuttukda ama herşeyin sahibi , kalpleri bilen ,aldatılamaz olan yutmadı…Malesef süreç gösterdi ki AKP islamı HE islamından bütün falsolarına rağmen daha haklıymış. Allah bir zalimle adalet dağıtır diye öğrendik dimi. Lanetleşmenin bedeli bugünkü tabanın ailelerinin dağılması, size acıyarak bakacaklar demeelerin bedeli acınarak bakılmak değil mi ? Daha Allah’ ın tepemize taş yağdırmasını mı bekleyeceğiz. Kabul edelim HE ve etrafındaki dar kadro ve kandırdığı taban olarak bizler o bol defolu AKP’lilerden daha haksızmışız. Çarpıldık. Tövbe edelim. Hergün o lanetleşmeye tövbe etmeden felah bulamayız.
Cemaatin yapması tartışması gereken çok açık ama kimse dile getiremiyor. HE ve dar oligarşik kadroyu, darbeye yol verenleri , organize edenleri teslim edecekler, suçlarını itiraf edecekler..Öyle birşey yoksa da yüzbinlerin felahı için delikanlı iseler kendilerini feda edecekler. Yusuf olacaklar, Yusuf’ luk önermeyecekler. İçeriden uzlaşmacı kirlenmemiş yeni bir liderle devam edilip yıkılanlar yavaş yavaş tamir edilecek. Yoksa yakın bir gelecekte ne cemaat kalacak ne tabanı , ne dünyalık malı, ne de güzel bir mirası..Tarihe iyilik hareketi olarak başlamış bir yapılanmanın nasıl bir fitneye dönüşeceğinin kanıtı olarak kalacak cemaatin 40 küsür yıllık macerası. Bunu en son isteyecek kişilerde bizler tabanız.. HE nin dediği gibi kim hata yaptıysa bu kutlu topluluğa daha fazla zarar vermemek adına çıkıp bedelini ödemeli…Kim soru çaldıysa , kim darbe tetikçiliği yaptıysa devlete teslim olmalı ki masumların üzerinden bu lekeler temizlensin…
AHMET , mülaane bize vurdu görüşüne katılmıyorum, ifade etmiştim bir yukardaki yorumda, hadi diyelim bize vurdu genede ^AKP islamı HE islamından bütün falsolarına rağmen daha haklıymış. ^ böyle bir sonuç çıkmaz, bir kere bedduayı eden tek taraflı ediyor paralel isek belamızı ver diyor, diğer tarafın beddua ettiği yok ayrıca gene kim paralel ise belasını ver diye de ettiyse, Allah iki tarafıda paralel görmüş ise şimdilik birini seçmiş olabilir. Bide akpnin bir islamı yok ortada, adamlar zaten güçlü, bizimkiler güç sarhoşu bu işin böyle neticeleneceği zaten belliymiş, her şeyi dine bağlamamak lazım, şu yaşanan süreç tamamen dünyadaki kanunlara uygun giden bir süreç, ve göz nizam var akp islamı diye bir şey yok ortada tamamen pislik torbası, Gülen’in islamını eleştir yerle bir oldu zaten, tabanın ayrılmasına yaradı daha güzel oldu. Tabanında anlamını bilmediği bir duaya amin dedi diye tövbe edip kendini kahretmesine gerek yok , bu tip olaylarda masumlara olan olur zaten , bir beldeye deprem gelincede masumları vuru verir , onlar mı şimdi tövbe edip pişmanlık göstersin, kim günah işleyip suç işlediyse tövbesini etsin.
Fazilet Rusya örneğinde ruslar kendilerinden olanı öldürüyor, gene 1965 endenozya katliamı var, 1 milyon kişiyi kesiyorlar palalar ile kendi halkını komünist diye. Türk tarihinde de katliam çoktur, gelip sana onu kimse anlatmaz senin bulman lazım, Dersim olayları var işte onlar bizim halkımız değil miydi. 1915 Ermeni olayları var ermeniler de o zaman osmanlının milleti, 6-7 eylül olayları gene. Ali bulaç size referans ise ali bulaç’in şuan dediklerine de bakın o zaman
Bu röportajı veren Hizmettenmiş ya da hizmetten değil mi
Gülen’de Hizmetten şuan
Peki Said Nursi demiyor mu şeyhlik müritlik yok, ben sizin kardeşinizim diye
Şimdi bu durumda bir kardeş diğerine abartıyorsun diyor. Ve sizde eşit yaklaşmayıp diğerine hemen terbiyesiz sıfatını yapıştırdınız. Çünkü insanları kardeş olarak göremiyorsunuz, hizmete değil Gülen’e bağlılığınız var. Adeta bir tarikat ilişkisine dönmüş iş, tarikattakiler sizi ilgilendirmiyor şeyhiniz sizi ilgilendiriyor.
Yazıları yorumcuların yorumlarını okuyunca aklıma şu şöyle fikirgeldi HEye birileri hertürlü iftira atarken hizmeti yok etmeye çalışırken içerde ve dışdan meseleler şunu gösteriyor HE buzamanda ençok zülme uğriyan HE maalesef bu böyle bazen bakıyorum içerden birileri öyle yorumlar yapıyorlar ben insanlığımdan utandım şuanda hizmet dairesi içinde bulunanlar HE çok. Üyük zülüm yapıyorlar
HE tek adamdır.Öyle olmayı kendi seçmiştir.Bütün başarılar kime yazıldıysa,hezimetlerde ona yazılmalıdır.Asrı saadet manipülasyonları ile gerçeklikten kopardığı taban,bir zalimin zulmü ile uyanıyor.Tam uyanış olduğunda HE ve etrafındaki karar alıcı kadro cemaatin içine çıkamayacak,dağlara kaçmak isteyecekler..Taban birbirine hergün daha çok sahip çıkacak ama kimse artık onlara şeyh,abi ,hoca olamayacak..Bu devran böyle gitmeyecek.
Netice-i kelam; cemaatin tabanının aklı karışık ve her geçen gün cemmat ve FG aleyhine oluşumlar artıyor. Cemaat büyükleri ise bu durumu düzeltmeye yönelik tek bir adım atmıyor, atamıyor. “Allah’ın (cc) bir planı var” diye durumu idare etmeye çalışıyorlar. Allah’ın (cc) planı zaten çalıştığı için halen bu durumda olduklarının farkına vardıklarında iş işten geçmiş olacak. Yazık ettiniz ağalar bu güzel insanlara yazık!
250 kisi oldu. Bunun sorumlusu besbelli ortada.burda da ispat ettiniz. Tabanda ki saflar uyanin artik. Cizginizi belirleyin. Yoksa isiniz hem bu dunyada hemde ahirette cok zor.
Bir insan günah işlemiyorsa , günah işleyen suçlu birini kendine hoca yada şeyh olarak görmesinden sorumlu olmaz (fasık şeyh hikayesi vardı kalp gözü açılan her mürit şeyhini terkediyordu). Burada Gülen dini yanlış öğretiyor diyorsan orası ayrı. Dünyada da bu böyledir ahirettede böyledir, Devlet birini terörist ilan edebilir adam hatta tam teröristtir ama sen onun kitabını da okursun onu sevedebilirsin. Kimse seni gelip bundan dolayı tutuklayamaz hukukun olduğu bir ülkede, ki zamanında Türkiye’de de az çok varken abdullah öcalana önder lider biji, diyip kitapları okunuyordu bir şey de olmuyordu. Sonuç olarak da herkes kendi ahiretine dünyasına baksın. Abdullah dilipak gibi hem dünyaları hem ahiretleri yandı bu insanların tarzı söylem yapıp kendilerine iki gram dönüp bakmayan insanlar gibi olmamak lazım.
Comments are closed.