Kendinizi tanıtır mısınız? 

Çocukluğum Hizmet Hareketi’nin soluklandığı bir ailede geçti. Orta okul yıllarımda Türkiye’ye geziye gelmiş olan Kazakistan’daki Türk Okulu öğrencilerinin evimize geldiğini hatırlıyorum. 1-2 tanesi Türkçe biliyordu. Zannımca ilk defa yabancı birileriyle karşılaşmıştım. Babam Hocaefendi’ye ve Üstad’a son derece saygı duyan birisiydi. Annem ise çok Risale-i Nurları ve Hocaefendi’nin kitaplarını çok okurdu.Babam sevgi dolu bir insandı. Sabah namazlarına bizi masaj yaparak uyandırırdı. Hizmet’e olan sadakati öyle derindi ki ona toz konsun istemezdi. Genel olarak hep meşguldü, eve geç gelirdi.

Anneme kermese yaptığı sarmalardan bize yapmadığı için kızdığımı hatırlıyorum. 6 yıl Hizmet’in yurtlarında kaldım. Dershanesinde ücretsiz okudum. Tatillerde müthiş kitap okuma kampları olurdu. Orta okulda risalelerin neredeyse tamamını okumuştum. Üniversiteyi Malatya’da okudum. Çok güzel bir 5 yıl geçirdim. Hizmet’te aktif olarak rol almaya çalıştım. O zamanlar kendi kaynaklarımız haricinde kitap okumamaya özen gösterirdim. Sanırım bu damar babamdan bana geçmişti. Hatta bilinen kanaat önderlerinin sohbetlerine davet edildiğimi ancak gitmediğimi hatırlıyorum.

Zaman gazetesini çizerek okurdum. Okurken heyecanlanırdım, sanki bana her gün yeni ufuklar açılıyordu. Şimdilerde aynı hazzı TR724 okurken alıyorum. Bir ara Ekrem Dumanlı’nın koltuğuna göz dikmiştim, yazılarını çok kuşatıcı buluyordum. Ve onun gibi yazmak istiyordum. Bir ara da sinemaya merak saldım. Hatta üniversiteyi bırakıp bu alana yönelmeyi bile düşündüm ama öylece kaldı.Üniversite sonrası dünyanın en az gelişmiş ülkelerinden birine öğretmen olarak gittim. Fakirliğin iliklere işlediği bir ülke. Günlük elektrik kesintilerinin 20 saati bulduğu, suyun, benzinin, tüpün kolay kolay bulunmadığı bir ülke. Burada hem toplumu incelemek için yeteri kadar vaktim oldu hem de Hizmet’in iç yapısını görme fırsatım oldu.

Geriye dönüp baktığımda burnumun deliklerini sızlatan çok güzel anılarım var o ülkede. Tertemiz öğrencilerimi ve oranın sımsıcak insanını unutamıyorum. İmkanım olursa öyle bir ülkede yeniden çalışacağım.Şimdi ise eşim ve kızım ile birlikte bir Avrupa ülkesine sığındım. Süreç bizler için devam ediyor.

17 Aralık Süreç’inden bu güne gelişmeleri nasıl yorumluyorsunuz?

Türkiye’deki iktidarın çok ileri gittiğini düşünüyordum. 15 Temmuz darbesini ilk duyduğumda askerin önceki yıllardaki gibi darbe yaptığını düşündüm.

Erdoğan’ın ve bakanları tutuklanmasını bekledim ancak tuhaflıkların artması üzerine darbenin formalite olduğuna kanaat getirdim. Öyle ki iyi takip etmeme rağmen hala taşların yerine oturduğunu söyleyemem.

Babam kendisinin tutuklanacağını darbenin öncesinde de bekliyordu. Abim darbe öncesinde de tutuklamalar yapıldığı için gaybubete çıkma ihtiyacı hissetmişti. Darbeden 12 gün sonra babamı ve amcamı tutukladılar. Ardından kız kardeşimi. Abimi ve eşini gaybubetteki evinden alıp götürdüler. Hem de büyüğü 8 yaşında olan iki kızını evde bırakarak.

Abimle komplo teorilerinden konuşur ve muhtemel gelişmeler hakkında tartışırdık. Şimdi dönüp baktığımda o kadar özlüyorum ki onu. Babamı ise kollarını açmış beni bağrına basmak için karşımda durduğunu ve tebessümünü hayal ediyorum.

Mana verilir mi bilemiyorum ancak içimden birçok kez Türkiye’ye dönüp teslim olmayı ve sevdiğim güzel insanlarla aynı kaderi paylaşmayı çok istedim, istiyorum.

Bu süreçte kime dokunsam çok daha hazin hikayeler dinledim. Ve öyle acılar yaşandı ki kendi acıma odaklanamadım. Hizmet’in kurumlarının kapatılması, özel mülkün gasp edilmesi, yüzbinlerce masumun özgürlüklerinin ellerinden alınması, binlerce işkence ve ölüm.. bütün bunların yanında muhalefetin yapılanlara ses çıkarmaması, aydınların sessiz kalması, baskıya dayanamayanların itiraf adı altında iftiralarla zulmün çapının genişlemesine sebep olması.. ve her defasında dibi gördüğümüzü zannetmemiz..

Her ne kadar Türkiye’de yaşanan acılar maddi manevi dünyanın hemen hemen her yerinden hissedilmiş olsa da Hizmet açısından yaşananları olumlu buluyorum. Öncelikle Hizmet duygu düşüncesine sahip olamamış insanların Hizmet’le bağdaşmayan icraatleri Hizmet’e gönül verenleri yaralayan bir durumdu. Bu süreçte bu insanların neredeyse tamamından kurtulmuş olundu. Bir diğer yanı ise başa gelen musibetin tarihte birçok kez tekerrür etmiş olması, arınma için bir fırsata dönüştürülmesi ve belki de en önemlisi yıllardır dünyada boy gösteren Hizmet’in daha derinlemesine analiz edilmesi, tanınması ve sahip çıkılması Hizmet’in en önemli kazanımlarından oldu.

Süreç’i bireysel olarak nasıl tecrübe etmektesiniz?

Bu süreç sebebiyle iltica etmek zorunda kaldım. Daha önceden birlikte çalıştığım insanlar kaçırıldı. Yerel polisler evime baskın yaptı. İstihbarat pasaportumuza 2 ay kadar el koydu. Okulumuz ve şirketimiz defalarca polis baskınlarına maruz kaldılar. Üniversite öğrencilerimiz terör şüphesiyle Türkiye’ye deport edildiler.

Ve biz de alternatifler aramaya koyulduk. Mücadele etmek isteyişime rağmen alanın daralması zorlu bir sürece girmemize sebep oldu.Yine bütün bunlar olurken Türkiye’deki ailemin ve diğer tanıdıklarımın hapiste olması yaşadığımız travmanın tuzu biberi oldu.Süreç’in kendi hayatınıza yansıyan olumlu ve olumsuz yönleri nelerdir?

Yeni bir dil öğreniyorum. Eşim ve çocuğumla daha fazla vakit geçiriyorum. Bunun yanında Türkiye’dekilerin sesi olmaya ve gelişmeleri yakından takip etmeye çalışıyorum. Buradaki toplumu anlamaya çalışıyor ve eksikliklerimi yaşantı haline getirmeye çabalıyorum. Ayrıca ‘bu ülkeye neler katabilirim’ sorusunu da sürekli güncelliyorum.Bunun dışında iltica edeceklere ya da etmişlere danışmanlık hizmeti veriyor ve yer yer çeviriler yapıyorum. Hizmet’teki gelişmeleri de sosyal medyadan takip ediyorum.Ancak şunları da söylemeliyim: Özellikle Türkiye’den gelen Hizmet gönüllülerinde farkında olmadıkları bir travma görüyorum. Öyle ki bu travma problemlerin çözümünü zorlaştırıyor ve meseleleri daha karmaşık hale getiriyor. Bu travmanın çözümü adına profesyonel adımlar atıldığını ne yazık ki söyleyemeyeceğim.Hizmet insanının bulunduğumuz ülkeye katacağı çok önemli değerleri var ancak alması gereken çok önemli değerler de var. Misal olarak bizlerin demokrasi anlayışı Türkiye’de uygulandığı kadardı. Adalet, hak ve özgürlükler de hakeza yine öyle. Bu değerler bu ülkenin insanının iliklere kadar işlemiş. Şahsen Hizmet’e sadık olduğumu düşünsem de bu ülkenin insanı kadar adalet duygumun hassas olmadığını farkettim. Kadın hakları konusunda çok fazla bilgimin olmadığını, çocuk haklarını, ifade özgürlüğünü, inanç özgürlüğünü bilmediğimi anladım. Zannımca bu problemler genelimizde olan problemler.Hizmet’in sahip olduğu akademisyenlerin bu konularda yönlendirici olmayışları, yol haritası çıkarmayışları ise oldukça can acıtıcı.

Hizmet Hareketi’nin geleceği hakkındaki düşünceleriniz?

Öncelikle Hizmet Hareketi’ni şöyle tanımlıyorum:

Hizmet; Anadolu insanının dokusunu bozmadan onlara kendilerinde olan potansiyeli rantabl kullanabileceklerini gösterdi, onları cesaretlendirdi. Kaliteli insanlar yetiştirdi. Türkiye’nin gerçeklerini göz ardı etmeden yol güzergahını düzenledi. Nüveyi korumak için kemmiyeti artırdı. Yurt dışında 28 başkentte yapılan olimpiyatlara kadar Türkiye’deki dengeleri idare etti. Ve son olarak, demokrasisi gelişmiş ülkelerde binlerce Hizmet gönüllüsüne kapılarını açan ve merak içinde olan bu insanlara Hizmet’in anlatılmasına zemin hazırladı. Canlı ameliyat yapar gibi yerinde müdahalelerle hasarı en aza indirgemeye çalıştığı şeklinde de özetlenebilir. Buraya kadar olan bölümü dahiyane buluyorum.

Türkiye standartlarından dünya standartlarına terfi eden Hizmet içerisindeki her birey kendini geliştirmek ve yetiştirmek zorunda. Adapte olduğu ölçüde problemleri göğüsleyebilir ve geçirdiği imtihanın hakkını verir. Gelişimin durduğu bireylerde afedersiniz mızmızlanmalar, hak gasp etmeler ve tenkitler artar. Bu bağlamda okuduklarını yaşayan, yaşadıklarını yeni okumalarla kalibre eden insanların Hizmet’in geleceğinde aktif rol alacağını düşünüyorum.Hizmet’in önümüzdeki yıllarda dünyanın merkezine oturacağını, birçok kavramın gelişmiş ülkelerce yeniden yorumlanacağını, müslüman coğrafyanın dünyaya entegre olmasında ve onlarla dialog kurulabilmesinde önemli bir rol alacağını ve son olarak Türkiye’deki bunalmışlığın Türkiye’de Hizmet’in önünü yeniden açacağını ve tarihi bir misyonu eda edeceğini öngörüyorum. Ancak yinelemekte fayda var; gelişimine ara veren, ortak bir dil bilmeyen ve yaşadığı topluma entegre olamayan Hizmet gönüllülerinin bu parlak gelecekte yeri olduğunu düşünmüyorum.

Şu anki durum itibariyle Hizmet Hareketi ile olan münasebetinizi nasıl görmekte ve değerlendirmektesiniz?

Hizmet Hareketi özünde peygamberimizin namı celilini güneşin doğup battığı her yere götürmeyi gaye edinen kutlu bir davadır. Ve Kuran ve sünnet merkezli bir harekettir. Bize düşen; başlanan ve buraya kadar getirilen bayrağın yere düşmemesi, bu bestenin yarım bırakılmaması.

Hissiyatım; sancılı olmasına rağmen güzel bir doğumun arefesinde olduğumuz ve yaşadığım müddetçe bu Hizmet’in bir parçası olmaya çalışacağım yönünde. Bundan başka bir rüyam da olmadı, olmamasını diliyorum.

Fırsat sunduğunuz için teşekkür ederim.

7 COMMENTS

  1. “Hizmet’le bağdaşmayan icraatleri Hizmet’e gönül verenleri yaralayan bir durumdu. Bu süreçte bu insanların neredeyse tamamından kurtulmuş olundu.” demiş kardeşimiz ama sanmıyorum. ben de bir mahrem imamın iftirası yüzünden gaybubete düşen ve hayatı alt üst olan bir kardeşiniz olarak biliyorum ki yarın her şey düzelse o beni ihbar eden şerefsiz yine dernek başkanı olur bilmem ne imamı olur ben yine sefil bir öğretmen olarak kalmaya devam ederim. o nedenle ben de bundan sonra ihsan hoca gibi diyorum en fazla sempatizan olurum onun da garantisi yok

    • Osman ister sempatizan ister baska birsey ol.
      Ama cok iyi demissin.
      Dogru demissin.
      Buna katilmayan var mi?
      Susmak var mi?
      Aksini soyleyecek var mi?
      Eeee,
      Ne yapmak gerekiyor, Kim yapacak???

  2. ^^Öncelikle Hizmet duygu düşüncesine sahip olamamış insanların Hizmet’le bağdaşmayan icraatleri Hizmet’e gönül verenleri yaralayan bir durumdu. Bu süreçte bu insanların neredeyse tamamından kurtulmuş olundu.^^
    Bu insanlardan kurtulunmadı, biz genellikle bu insanları çıkarcı korkak olarak görüyoruz ve kaçıp gitmişlerdir diyoruz. O sadece bir parttı. Bir kitle hareketine ilk başta çıkarı olmayanlar hayatlarından değişiklik yapmak isteyenler, kendi benliklerini yok edip daha kutsal bir amaca hizmet etmek isteyenler , mevcut hayattını yaşanmaz bulanlar girerler. Ve bunlar harekete ölümüne bağlıdırlar uğruna canlarını feda ederler. Kitle hareketi güçlendiğinde ise çıkarı olanlar girer , o çıkarı olanlarlar 2013’te ayrıldı zaten. Hitler’in deyimi ile bir hareket gücü elde ettiğinde artık zayıf karakterlilerin hedefi olur. Evet zayıf karakterli dediği kendi çıkarını düşünen harekete kendi çıkarı için girenler. Ama Hitler’in güçlü karakterli dedikleri ise Nazizim için ölmeyi göze almış , en son ülke işgal edilince siyanür ile intihar eden kurmayları. Evet o adamlar güçlü karaktere sahipti, ama bu onları insanlığın gördüğü en dehşet vahşetleri işlemelerine engel olmadı. Emin ol Erdoğanda zayıf karakterli biri değil. Hizmettede adam kendini hizmet duygu düşüncesine sahip olarak görebilir, ama aslında hizmeti bırak İslam ile zerre alakası yoktur. Mesela gene olsa soru çalarım diyen kişiler, bu adam zayıf karakterli değildir, gene olsa gider o soruyu çalar yakalansa hapse girmeyi gene göze alır o hareketi gene yapar ve bu adamı öldürsen bu hizmetten asla ayrılmaz. Bu süreçte bırak ayrılmayı, manyak gibi hizmete bağlılığı artmıştır. Kapıdan kovsan, bacadan girer, her emri ikiletmeden yerine getirirler.

    Diğer noktadan Hizmetle bağdaşmayan işleri icraatları zaten tepe noktasındaki insalar yapar, diğerlerinin yaptığı çok yaygın olmaz, rahatsız verecek şekilde. Yani bu insanların nasıl tamamen gittiğini düşünüyorsunuz orasını anlamadım. Adam tepe noktadaysa zaten yurtdışındadır niye terketsin hizmeti. Para almıyorsa bile gene itibarı vardır onun için bile terketmez. Ayrıca devlet baskı yapıyor kapıları kapattı, istesende bu dakikadan sonra öyle bireysel takılıyorum demek kolay değil. Bide taban üst taraftan dolayı ben yokum diyor, bu adamlar gelip kendi hatalarımızdan dolayı artık biz bu hizmette yokuz mu diyecekler.

  3. İnsanın musibetlere karşı mukavemeti sahip olduğu donanım ile doğru orantılı olacaktır. Kişi karşısına çıkanın imtihan olduğunu bilirse mukabelesi de ona göre olur. Armudun sapı, üzümün çöpü dememeli.

    İnanılan değerlerin arkasında, başkalarından bağımsız olarak durmalı. ‘O zaman bizim genel müdür neden böyle yaptı’ deyip inandığı değerlere mesafe koymak kişinin aslında inandığı değerlere çok da hakim olmadığını gösterir.

    Hakikat hakikat olduğu için savunulur. Sonuçlarından bağımsız olarak savunulur. Başkalarından bağımsız olarak savunulur.

  4. “Bu surecte bu insanlarin tamamindan kurtulmus olundu”
    Yok Boyle birsey!

    Eski tas eski hamam aynen devam ediyor!!
    Hizmeti yonetenlerde, dunyalari adina eksilen birsey yok! 4-5 ogun yemeye devam!
    Hakikatlerden uzak, ajitasyonun tavan yaptigi bir donem yasaniyor.

    Hasta kalp hastasi, hastanin gozune surme, yuzune makyaj yapiliyor!!!

    Magdurlara gelince, Magduriyetlerinizden kurtulmaniz icin duaciyiz..

  5. “Bu surecte bu insanlarin tamamindan kurtulmus olundu”
    Yok Boyle birsey!

    Eski tas eski hamam aynen devam ediyor!!
    Hizmeti yonetenlerde, dunyalari adina eksilen birsey yok! 4-5 ogun yemeye devam!
    Hakikatlerden uzak, ajitasyonun tavan yaptigi bir donem yasaniyor.

    Hasta kalp hastasi, hastanin gozune surme, yuzune makyaj yapiliyor!!!

    Magdurlara gelince, Magduriyetlerinizden kurtulmaniz icin duaciyiz..

  6. Thecrcle i tebrik ediyorum, boyle bir dizi baslatigi icin.
    Röportajida cok poloyanaci buldum.
    Bence hizmet bir sahneydi Allah acti herkez rolunu oynadi. Kimi cennet kimi cehennemi kazandi ve is bitti. Perde kapandi, sayfa duruldu.

    Bizim problemimiz yenilgiyi kabul etmemek ve tabi az zaiyatla cekilmeyi bilmemek. Biri osmanlinin yikilisini orduda geri cekilme taktiginin olmadigina baglardi, guzel bir tespitmis benzer bir analoji sanki bu durum.

    Dunyanin merkezine oturma kismi cok ama cok hayalci ve uzucu bir dusunce.
    Biz kendimizi tanimiyoz, bu zulumler her zaman vardi Turkiyede, sadece biz yabanci idik, insanlar bir haftada bu kadar gaddar olamaz. Bu gaddarlik icimizdeydi ve asil dusmaniniz buydu. Hiz. Bunula hic ilgilenmedi, kucuk basarilari devasa gostermeler ve hayallere inanmalar disinda.
    Bunda en buyuk gorevide stv zaman uslendi. Resmen okurlarini ve setircilerini kulandi ve uyuytu. Ne Turkiye gerceklerini nede gelecegini islemedi, hep algi hep algi.
    Hadi is bulsumlar bakayin 1 mil. Gazete traji olan yayin yonetmeri.
    Uzuldugun milyarlarca dolar O kadar beyin emek gecti bu hizmetten. Geriye eser olarak ne kaldi ?

    Yari ummi Said Nursinin eserleri halen yasiyor.
    HE ye yesil kart almak icin haftada bir tane basilan ve bamtellerinin cozumlerinden baska birsey olmayan kitaplari kim okudu ve okuyacak?

    Bence He ninde yakasini birakmaklazim 80. Nine gelmis bir piri fani. Adamcigazi mahfetti iki tarafta, adam yapti yapacagini, cemaat he siz bir yonetim yapamiyorsa zaten bugunden bitmistir. Ve bence cok tan bitti bu is.

    Ufku acik, herfikre on yargisiz, kendini elestire bilen, hak adaleten nasibi olan, insanalari seven, iyi musluman evlatlar yetistirmek en buyuk gorev bence. Once kendi evlatlarimiz.

    Biz vasatin altinda bir ulkeyiz kuru ekmegimize surdugumuz Milliyetcilik Osamnlicilik disindada bir nane yok malesef.
    Ve bu surecte Kurtleri daha iyi anladim.

    Selametle

Comments are closed.