İnsanların olaylara bakışını etkileyen bir takım unsurlar vardır. Bunlardan kurtulup hadiseleri doğru yorumlamak da çoğu zaman çok zordur. Bunlar, bazen etnik köken, bazen yetiştiğimiz kültür ortamının ön yargıları, bazen ezilmişlik duygusu, bazen bilgisizlik bazen de maddi-manevi menfaatler olabilir… Bu unsurların tesiri ile çoğu zaman yanlış değerlendirmelere ve neticelere de girebiliriz. Bu durum hayatın her alanında kendisini çok net biçimde gösterir. Fakat konu ‘Cemaat’ olunca bu durum daha içinden çıkılmaz bir hal alıyor.
Neredeyse 50 yılı bulan bir geçmişe sahip, milyonlarca insanın içinde bulunduğu, 170 küsür ülkeye hizmet götürmeye çalışan ve sermayesi insan olan bir hareketi değerlendirirken, yukarıda saydığım nedenlere bağlı olarak insanlar daha acımasız olabiliyorlar. Hizmet, tam manasıyla hiç bir sosyal mahalleye de ait olmadığı için, her kesim tarafından rahatlıkla yokluğa mahkum edilebiliyor. Eğer bir kesimin malı olsaydı, inanın hataları-sevaplarına bakılmaz, sahiplenilirdi. Tabii ki Hizmet Hareketi de içinde bulunan insan kalitesi kadar değerlidir. Hareket’i bugünlere getiren bu donanımlı ve fedakar insan gücüdür.
Bununla birlikte, bu insanların yaptıkları her işin hatasız-kusursuz olmasını beklemek ise insanın doğasına uygun değil. Bunun yanında, Hizmet insanlarının da içinden çıktığı toplumun hastalıklarını taşıyor olabileceğini de kabul etmek lazım.
Cemaat, hayatın her alanından ve her kesiminden insanların aktif veya fikri olarak içinde bulunduğu bir yapı. Bu nedenle insanların kendi düşüncelerinin yansımalarını hareket içinde görmek istemesi de gayet normal…Durum böyle olunca hayatın her alanından, meslek kolundan, sosyal ve etnik kimlikten insanın bir arada olması, zaman zaman bazı yanlış anlamaların meydana gelmesini netice verebilir… Bununla birlikte bu kadar uzun bir süre bütün bu farklı kimlikleri aynı doğrular etrafında, birlikte ve çatışmasız hareket ettirebilmiş olması da Cemaat açısından büyük bir başarıdır. Öncelikle şunun bilinmesi lazım:
Hareket içinde yer alan etnik kimlikler üzerine bir araştırma yapılsa, zannediyorum, birinci sırada Türkler gelirse ikinci sırada Kürt’ler gelir.
Hizmet Hareketi Türkiye’nin her tarafında birşeyler yapmaya gayret gösterdi. Bunun olmadığını söylemek haksızlık olur. Doğu ve Güneydoğu illeri bu hareket alanının dışında değil. Hatta denilebilir ki, o bölgelere daha fazla hizmet götürüldü. Bunu yaparken de, Devlet ve toplumun genel düşüncelerinden daha ileri, daha kapsayıcı davranıldı, kimse dışlamadı, herkes kucaklanmaya çalışıldı. Hizmet, bunu yaparken çoğu zaman devletin ve terör örgütünün şimşeklerini de üzerine çekti. 40 yıllık bir sorunu çözmek, orada yeniden kardeşlik bağları oluşturmak, cehaleti ve fakirliği ortadan kaldırmak konusunda tek başına yeterli adımları elbette atamadı ve atamazdı da, ancak bu konuda samimi olunduğu söylenebilir.
Peki, Kürt meselesi hakkında Fethullah Gülen Hocaefendi ve Hizmet Hareketi’nin genel düşüncesi nedir?
Anadilde eğitim, insani haklar ve özgürlükler konusunda neler düşünülmektedir?
Bunlar bilinmeyince meselenin tam anlaşılması mümkün olmayabilir. Bu konuda benim için en önemli referanslardan biri, Hocaefendi ile yapılan bir röportajdır. Erbil’de Kürtçe yayınlanan Rudaw Gazetesi’nden Rebwar Kerim’e konuşan Fethullah Gülen, “Türk ve Kürt olmak irademiz dışındayken bunları ayrım sebebi yapmak garabet” dedi ve “Türkiye’nin dünya genelinde Kürtlerin hakkını koruyan bir rol üstlenmesinin yerinde olacağına” dikkat çekti.
“Çözümün anahtarı, kendimiz için istediğimizi başkası için de istemekte” diyen Gülen, ana dilde eğitimin ilke planında kabul edilmesinin, devletin vatandaşlarına karşı adil olmasının gereği olduğunu, bunu kabul ettikten sonra pratikte karşılaşılabilecek problemlerin ayrıca ele alınabileceğini belirtti. Kürtlerin dünyaya açılmasında Türkiye’nin bir kapı olması gerektiğini ifade eden Fededi. Bunlar gibi pek çok önemli başlığı bulunan bu röportaj, Hocaefendi ve Cemaat’in Kürt halkı, Kürtçe, bölge ile ilgili kanaatlerini öğrenmek açısından çok önemli. (Röportajın tamamının Tercüme hali http://t24.com.tr/haber/fethullah-gulen-ana-dilde-egitim-devletin-adil-olmasinin-geregi,232674 )
Mesele böyleyken ve Gülen, devletin resmi söylemin çok önünde görüşler ifade ederken ve önemli adımlar atarken hala farklı arayışlar içine girmek ne kadar samimi!. Tabii ki bu fikirler pratik hayatta aynı netlikte ve genişlikte tatbik edilemeyebilir. Bu durumu Cemaat’in genel kabulü olarak değil, yürünen yolun sıkıntıları ve yürüyenlerin kusurları olarak okumak daha doğru olur. Devlet bir kanun çıkarır ve buna uymayana cezalar verir. Hiç kimse kanuna uymayan insanın üzerinden devletin niyetini sorgulamaz. Bir şirket, yanlış fikir beyan eden bir çalışanı için, ‘bu onun kanaati, şirketimiz onun fikirlerine katılmamaktadır’ diye açıklama yapınca kabul görür ancak Cemaat söz konusu olunca her nedense bu kural geçerli değildir.
Bazı insanların ifade ettiği gibi, ‘Cemaat medyasında Kürtler ile ilgili yaralayıcı, ötekileştirici, milliyetçi ve devletçi dil kullanılması ve bunun bölge insanı tarafından çok rahatsız edici bulunmuş olabileceği’ fikrine katılmakla birlikte tekrar ifade edeyim ki, bunun başta Gülen ve Cemaat’in genel kabulü olduğu fikrine katılmam mümkün değildir. Cemaat medyası olarak isimlendirilen medya kuruluşlarının sadece Kürt meselesi ile ilgili değil daha farklı konularda da zaman zaman hatalı adımları olmuştur elbette...Bu konuda payı olan insanlar kimler ise ciddi bir hesabın muhatabıdırlar. Yapılan hiçbir yanlışı savunmak durumunda değiliz.
Peki Kürtler genel manada atılan bu yanlış adımları Cemaat’in ve özelde de Hocaefendi’nin fikri olarak mı kabul ediyorlar? Zannederim kimsenin elinde somut bir araştırma yok. Şahsi tecrübeler veya kanaatler var… Ben de uzun yıllar Kürt kardeşlerimiz ile birlikte oldum. Doğu ve Güneydoğu Anadolu’yu ve Irak Kürdistan bölgesini iyi bildiğimi düşünüyorum. Yıllarım oralarda geçti. Onlarla birlikte oldum. Evlerinde kendi evlatlarından ayırmadıkları, Kürtçe isim takacak kadar kendilerinden gördükleri, Kürtçe anlayan ve biraz da konuşabilen bir Türk olarak (Kendilerine yakın gördüklerini ifade için bu ayrıntıları veriyorum) zaman zaman özellikle STV’de yayınlanan diziler ile ilgili şikayet ve isteklerini benimle de paylaştılar. Benim de şikayetçi olduğum bu yanlış ve hataları muhataplarına ulaştırdım. Bu konuda geri dönüşlerden memnun oldum mu ? ‘hayır’ ancak bunun sanki Cemaat’in genel kanaatiymiş gibi algılandığına dair bir izlenim de edinmedim.
Eleştiri konusu bir diğer mesele ise, Cemaat’in genel manada Kürtleri anlamadığı, Kürtçe’nin konuşulması konusunda hiç bir adım atmadığı, o bölgelerde görev yapan insanların nezaketen bir kaç kelime bile olsa Kürtçe öğrenmediği, devletin problemli dilini kullandığı şeklinde.
Bu konuda yapılan bazı yorumların çok ciddi önyargılara kurban gittiği söylenebilir. Öncelikle Türkiye’de devletten çok daha önce bu konuda adımlar atan insanların hakkını vermek lazım. Devletin tepkisini üzerine çekme pahasına, Cemaat içindeki milliyetçi duyguları daha baskın olan kitlenin bütün itirazlarına rağmen Türkiye’de ilk Kürtçe televizyon kanalını kuranlar hizmet insanları olmuştur. O gün bu konunun nasıl hararetle konuşulduğunu, bunun devleti temsil eden bazı kesimler tarafından nasıl Cemaat aleyhine kullanıldığını unutmayalım. Bütün bu itirazlara ve problemli duruşa rağmen Kürtçe televizyon açıldı. Bununla birlikte dersane, yurt, okul, ev, okuma salonu gibi araçlar kullanılarak Kürt halkına hizmet götürüldü. Herkesin Kürtçe konuşmayı bir ayrılık alameti olarak gördüğü günlerde Hocaefendinin kitapları Kürtçe olarak yayınlanmaya başladı.
Bu konuda adımlar sadece Türkiye’de atılmadı..Türkiye dışında Kuzey Irak’ta çok güzel işler yapıldı. Bölgeyi bilenler bana hak verecektir. Eğer hareketin Kürt veya Kürtçe karşıtı bir tavrı olsa orada okullar başta olmak üzere, üniversite, yurtlar, okuma salonu, etüd merkezleri, Kürtçe yayın yapan bir radyo’nun açılmasına yönetim izin verirmiydi veya bölgenin büyük aşiretleri çocuklarını bu okullara ve arkadaşlara emanet edermiydi.
Keşke bu konuda kafası karışık olanlar, on binlerce öğrencisi olan bu okullarda, görev alan yerel öğretmenleri dinleseyebilseydi, yapılan Kürtçe dil festivali’ne katılabilseydi, Hocaefendinin eserleri başta olmak üzere, dini yayınlar, çocuk kitapları gibi yüzlerce kitabı Kürtçe yayınlayan yayınevini ziyaret edebilseydi, Kürt yerel kıyafeti ile programlarda boy gösteren Türk öğretmenler ile konuşabilseydi, Kürtçe’yi çok akıcı şekilde konuşan Karadenizli arkadaşlar ile oturup bir çay içebilseydi, bunların gerçekten samimane yapıldığına, orada yaşayan insanlara ve değerlerine gösterilen saygı ve sevginin neticesi olduğuna şahitlik edeceklerdi..Bu okullara çocuklarını gönderen insanların Kürt kimliği hassasiyeti konusunda başkalarından daha geride kalmadığını da unutmamak lazım.
Bütün bunları görünce, başka ülkelerde oranın dili hemen öğrenilmeye çalışılıyor, kültürüne adapte olunup, saygı gösteriliyor ancak konu Kürtler ve Kürtçe olunca başka şekilde davranılıyor gibi bir düşünceyi doğru kabul etmem elbette mümkün değil. Eğer Türkiye’de bu konuda muhatapların arzu ettiği şekilde bir gelişme yaşanmıyorsa burada problemi başka noktalarda aramak lazım gelir.
Hizmet Hareketi uzun bir geçmişe sahip. Zaman içinde hata yapılmış onlarca iş olabilir…Hizmet, bu uzun yolculuk içinde kendisini güncelleyerek, hatalarından ders alarak ve revize ederek yoluna devam etmeye çalışıyor. Bahse konu problemlerden birini, bir kişi bile yaşamış olsa önemsiz kabul edilip, kulak ardı edilemez.. Bu problemler, bazen Gülen’i tam anlayamamaktan, bazen fikir pratik hayata geçirirken öngörülemeyen şeylerden, bazen işi yapan şahısların önyargı veya bilgisizliklerinden kaynaklanabilir.
Bu noktaları gözümüzün önüne getirip bütün bir kitleyi zan altında bırakmak doğru bir bakış açısı olmadığı gibi Kürt kardeşlerimize ve onların çocuklarına eğitim-öğretim hizmeti veren Türk’lere, başta Türk’ler olmak üzere dünyanın dört bir tarafında milyonlarca insanın imanına vesile olan Kürt kardeşlerimize karşı vefasızlık olur..
Cemaatin Kürt sorunu uzerine bir cozum yolu son 10 yila kadar olmamistir. Son 10 yilda da olan yogun bir baski (gerek akp gerekse Kürt medyasi)sonucunda kerhen olusmustur. Benimsenen gorüş ust kimlik olan Türk milleti kavrami altinda Kürtlerin var oldugudur. Yazarin bahsettigi Rebwar Kerim ile olan roportaj F.G tarafindan kaleme alinmamistir. Bir kisim abiler tarafindan kaleme alinmis ve sanki F.G yazmis gibi servis edilmistir. Cemaat ülke nin bolunecegi dusuncesine kendini inandirmis ve tabandan tavana tum bireyleri buna ikna edilmistir bu nedenle mecburen bir Kürt sorunu cozumu olusturma geregi olmustur. Herkes bilirki F.G Tûrk irkini yuceltmektedir. Bunu vaazlarinda dayandirdigi hadisler!! den tutunda her sohbetindeki vurgularina kadar (ozellikle 2000 oncesi) gorebilirsiniz. Fakat Kürt lerle ilgili yorumlardan veya bu kelimeyi agzina almaktan hep kaçinmistir. Türklerden bahsedince Türk kelimesini kullanirken Kürt lerden bahsederken Arapca olan Ekrad kelimesini tercih etmistir. Kürt kelimesine cemaatin 2010 yilina kadar allerjisi olmustur. Yazarin bahsettigi Kurtçe ye cevrilmis kitaplar hiç bir anlam ifade etmemistir zira gemi coktan kalkmis bu isi baska gruplar yillar once yapmislardir. Bu kitaplar 2010 lu yillarda raflarda yer almis fakat hic bir degeri olmamistir. Bediuzzaman in yakaza halinde gorustugunu iddia ettigi buyuk mutasavvuf Ahmed-e Hani gibi isimlerin F.G dunyasinda yeri olmamistir. O kaynagini Kürt kimligiyle one cikan bu gibi zatlarla hiçbirsekilde ortüsturmemistir. Cemaat medyasi ve diger %90 nur cemaatleri ustadlarinin Kürt kimligi ni hep baskilamak istemislerdir. Hemem hemen herkesin kucukken okudugu “Kendini arayan adam” kitabini bilirsiniz. O kitabin son sayfalarinda Bediuzzamanin buyuk bir Türk alimi oldugu yazilmistir. Asimilasyon kendilerini buyuk Osmanli nin varisleri taragindan olarak goren cemaat(lerce) farkinda olarak veya olmayarak yururluge konulmustur. Hicbir dayanagi olmayan fakat imanin olmazsa olmaz sarti gibi gorulen “devlet sevgisi imandandir” sozu Turk halkinin imaninin 7. sarti olmustur. Zulum yapsa da, kesse de, tecavuz etsede devleti seveceksin denmistir. Ve cemaat bu duygularla buyumustur. Cemaat kuzey Irak i rol model yapip yani Turkiye ve Turk hayrani olarak Turkiye Kurtlerinide boyle indirek olarak etkileyebilecegini dusunmustur zira ordaki halki hep Kendi Kurdunden farkli gormus kendi Kurdu nu asi kuzey irak kurdunu ise uysal gormustur. Farkinda degildir zira kuzey irakta 5 milyon insan yasamaktadir bunlarin bir kismida turkmendir fakat kendi icinde 20 milyon civarinda Kurt nufus vardir ama rol modeli disarida aramaktadir. F.G milliyetci insanlari urkutmemek icin Kurtlerden feragat etmistir. Hic bir vaaz ve sohbetinde bir atifta bulunmamis veya bir alimden bahsederken nesebinin Kürt oldundan bahsetmemistir fakat bilmem kac yuz yil once yasayan bir alimden bahsederken bile Türk irkindan oldugunu vurgulamayi ihmal etmemistir.
Rebwar kerim tarafindan yapilan röportaj hakkında iddia ettiğiniz mesele iftiradır. İnternette bile aratsanız orijinal röportajın kurmanci versiyonu metinlerini bulabilirsiniz..
Rebwar Kerim hayattadır. Rudaw.net sitesinine mail atsanız size gerekli açıklamayı yapar..
Iftira bi tane değil ki..
Rebwar Kerim birebir roportaj mi yapmis? Yoksa sorulari gondermis, abilerde cevaplamis mi? adamin bile bu oyundn haberi yok belkide. Durust olun dostlar.
kardeşim çok abartmışsın be bu kadar da değil, yani Gülen ve cemaati bu kadar türkçüydü ırkçıydı da diyorsunda, said nursi kürt olduğunu her cemaat üyesi bilir, ortalama bir cemaat üyeside, din kardeşliği der, saadet-bbp çizgisinde düşünürler önemli olan din kardeşliğidir ırk yoktur der, miliyetçilik iyi tarafıda vardır ama ırkçılığa dönüşmemeli der. Kürtlere pkk ve uzantısı hdp zulüm ediyor zamanında da devlet hep zulüm ettiği için pkk oluşmuş der. ne pahasına olursa olsun o insalara yardım etcez derler. Falan filan ortalama cemaat üyesi böyleyken , cemaatin senin gibi olma ihtimali yok, eleştirilcek şey vardır elbette, milliyetçiliği toptan reddebilirsin Gülen onu bile yapmamalıydı dersin, Hdp saygı duyulmalı kesinlikle pkk uzantısı olarak görülmemeliydi dersin, ama bunun dışında başka ne dicen, cemaatin ve FG kökten bazı sorunları da var bu noktada bu sorunların alt başlığı olarak kürt meselesini görmek lazım, yani şunu diyorum kck operasyonları için eleştirme hiç ergenekon ile de türkleri içeri attılar, bu ayrı bir sorun ırkçı oldukları için kckyı yapmıyorlar, burada akp ile hareket eden bir çete vardı, bu cemaatide terör örgütü ilan ettirip kaçıp gittiler işte.
İskender bey : Cemaatin yanlışlarunı yazmış…
Evet yanlış yapılmıştır… Ama yiğidi öldür hakkını yeme Mubarek….
Yapılan yanlışlar doğrulardan çok mu…
Okuma salonları
Kurbanda esnafların evinde olmadan Doğuda ve Afrikada olmaları…. Bunları mı götürüyor yapılan yannlııışlaarr
Eleştirel yazı TAMAM ammaaa Öldürmüşsün be Ağaaa
Benim Araştırmam https://mfatihgezer.wordpress.com/2018/03/22/nursigulensoyagaci-tarihi-itiraflar-1/
Dil öğrenme mevzunda şunu diyim. Başka ülkeye gittiğinizde mesela Norveçe gittik diyelim ,adam ordan geri dönmeyeceğim artık orda yaşayacam diyorsa oranın dilini mecbur öğrencek. Yani illa hizmet için gitmesine gerek yok, şuan da kalkıp gitsen aynı şey geçerlidir. Ama G.doğu gittiğinde böyle bir zorunluluk yok, böyle bir zorunluluk yokken neden dil öğrenmeye vaktini harcayacaksın ki ? , dil öğrenmek çok mu kolay iş , kürtçeye gelinceye kadar öğrenilecek kaç tane dil var. Gitsin önce İngilizce öğrensin daha sonra Arapça öğrenebilir, Almanca gene çok önemli bir dil, yani bölge insani için kürtçe öğrenmek bana göre aptallıktır. Hizmet insanları birey olabilseler kendilerini geliştirseler her zaman daha iyi olurdu, kendini geliştirmek içinde sana lazım olan diller belli önce bunlar öğrenilmeli, sen zaten kendini geliştirdiğinde etrafındakilere bir şeyler verebilirsin, öbür türlü bir insanın 2. öğrendiği dil kürtçe ise yazık derim sadece insanları böyle kullandılar işte, birey olmayı başaramaz o kişiler, 15 temmuz olunca işte o soğuk şok gelip vurur insani , nasıl bir hareketin içine düşmüşüm neden bunları öngöremedim diye, çünkü sen kendini geliştirmiyordun ki öngöresin sana sürekli başka insanları düşün dendiği için sen de onları düşünmekten çoğu olayı okuyamıyordun, her zaman kandırılmaya müsait bir yapıdaydın, ve sen kendini harap ederken birileri cemaatin dümenini ele geçirmiş götürüyordu. Şu gelinen noktada hala bunları tartışmamak lazım bence, yani biri çıkıp kürtçe öğrenmiyorlardı cemaat mensupları diyor, bunu derkende Gülen emir verseydi de öğrenselerdiye getiriyor lafı, hala daha merkezi emirleri savunmak ne kadar mantıklıdır ? Biri sofrada bizi zehirlemiş, biz kaşıkların dizilimi yanlıştı diyoruz, ve bunu diyince geçmişe dönsek o kaşıkları düzgün dizmek lazımdı anlamı çıkar, geçmişe dönceksek önce o sofrayı atmamız gerekiyor baştan, zehri tespit etmemiz gerekiyor.
Cemaat üyelerinin zaten çoğunlukla dini kitap okuyor o kürtçeyi öğrendiklerinde de kürtçe sohbetler falan ne olacaktı yani ? tam olarak neyi halletmiş olacaktı o bireyler ? o kafayla gene ergenekon davalarında taraf olcaktık, gene her türlü yanlış görmezden gelincekti , gene din adına kandırılcaklardı , o yüzden Arapça öğrenip dini asıl kaynaklarından öğrenmek, ya da İngilizce Almanca öğrenip ufkunu açmak çok daha faydalı olurdu.
Hizmeti kürtlere karşı müdafaa ettiğiniz kadar keşke türklere karşıda hizmeti müdafaa etseniz hizmetin hatalarını ve fertlerin yaptığı hataları medyasının yaptığı hataları hoca efendinin arkasında saklamaknan olmamış gibi yapmayın siz bu yazıysan iskender beyi anlamadığınızı ve Kürtlere yapılan soykırımın felaket boyutunu görmüyorsunuz
Hizmeti keşke cemaatlara karşıda müdafaa etseniz bilhassa milligörüş diyanete karşı sadece kürtler söz konusu olunca müdafaa refleksler harekete geciyor bir kolektifin hatalarını hoca efendinin arkasında saklama modosuna girdiğiniz görün
Gülen hareketi bütün dünyada yaptigi hizmetlerin temeline-merkezine Mezhepte sünniligi, milliyette Türkü-Türkiyeyi koymustir.. Bu hareketin de kendisini Cografi olarakTürkiyenin, dini olarak ta ehl-i sünnetin merkezine yerlestirmesi esasen bu temele oturmayi anlasilir kilmaktadir. Istisnasiz bütün dünyada yaptiklari calismalarin hedefine Türce ve Türkiye sevgisini yerlestirmistir. Türkce ve Türkiyeyi sevmenin merkezine de dogal olarak cemaati yine kendini yerlestirmistir. Gülen hareketi gercek anlamda bir misyonerlik hareketidir. Bunu olumsuz yada negativ anlamda söylemiyorum. Hareket Türklügü ve Türkiyeyi dünyaya anlatma, Türklük ve Türkiye etrafinda bütün dünyada kültür ve egitim calismalari ile bir diaspora, uzun vadeli bir Türklük, Türkiye gücü olusturmaya calismis bunun dolayli olarak merkezde yer alan hizmetin gücüne dönüsecegini, dönüsmesi gerektigini de kuskusuz hesaplamis oldukca bilincli adimlar atmistir. Bu hususlar her hizmet-cemaat ferdinin övünerek iftiharla anlattigi konulardir. Türkce olimpiyatlari Türkce müzikler vs hangi argümanlarla ifade ediliyordu hepimiz/hepiniz bilmektesiniz. Benim esasen hayret ettigim husus Kendilerine bir hayirlari olmayan ümmetin yetimi kürtlerin bu dogal belki de olmasi gereken fitri refleksi anlamamalari… Yani Kürtlerin Türklerden ya da baska kavimlerden kendi haklarini savunmalarini beklemeleri bu kavmin hala emekleme döneminde cocukluk yasinda resit olmamisligini göstermektedir. Ben bir kürdüm. Cemaatin Türk milliyetciliginden soyutlanmasini, Türk milleti, Türk devleti, Türk vatani gibi kutsallarindan bagimsiz hareket etmesini beklemenin ortalama ortadogu insanini inkar etmek bir utopyaya kapilmak olarak görüyorum, böyle bir hayale de kapilmadim kapilmiyorum.
Türklerin, Araplarin yada Farslarin dahasi bütün müslüman kavimlerin bir birlerinin haklarini savunmalari icinde bulunduklari ortadogululuk kimligi ve kültürü ile asla mümkün degildir. Bu konuda cok sey söylene bilir. Ama en temel de insani en kutsal varlik olarak kabullenmek, insanin varlik hakkini, vatan millet bayrak din mezhep gibi kusallastirilmamasi gereken, aksine insanin hizmetkari kölesi olmasi gereken degerlerden öne almayi konusmaya baslamadigimiz sürece milliyetcilik kavmiyetcilik asiretcilik mezhepcilik ortadogululuk bizim kaderimiz olmaya devam edecektir.
Cemaatin Kürt sorunu uzerine bir cozum yolu son 10 yila kadar olmamistir. Son 10 yilda da olan yogun bir baski (gerek akp gerekse Kürt medyasi)sonucunda kerhen olusmustur. Benimsenen gorüş ust kimlik olan Türk milleti kavrami altinda Kürtlerin var oldugudur. Yazarin bahsettigi Rebwar Kerim ile olan roportaj F.G tarafindan kaleme alinmamistir. Bir kisim abiler tarafindan kaleme alinmis ve sanki F.G yazmis gibi servis edilmistir. Cemaat ülke nin bolunecegi dusuncesine kendini inandirmis ve tabandan tavana tum bireyleri buna ikna edilmistir bu nedenle mecburen bir Kürt sorunu cozumu olusturma geregi olmustur. Herkes bilirki F.G Tûrk irkini yuceltmektedir. Bunu vaazlarinda dayandirdigi hadisler!! den tutunda her sohbetindeki vurgularina kadar (ozellikle 2000 oncesi) gorebilirsiniz. Fakat Kürt lerle ilgili yorumlardan veya bu kelimeyi agzina almaktan hep kaçinmistir. Türklerden bahsedince Türk kelimesini kullanirken Kürt lerden bahsederken Arapca olan Ekrad kelimesini tercih etmistir. Kürt kelimesine cemaatin 2010 yilina kadar allerjisi olmustur. Yazarin bahsettigi Kurtçe ye cevrilmis kitaplar hiç bir anlam ifade etmemistir zira gemi coktan kalkmis bu isi baska gruplar yillar once yapmislardir. Bu kitaplar 2010 lu yillarda raflarda yer almis fakat hic bir degeri olmamistir. Bediuzzaman in yakaza halinde gorustugunu iddia ettigi buyuk mutasavvuf Ahmed-e Hani gibi isimlerin F.G dunyasinda yeri olmamistir. O kaynagini Kürt kimligiyle one cikan bu gibi zatlarla hiçbirsekilde ortüsturmemistir. Cemaat medyasi ve diger %90 nur cemaatleri ustadlarinin Kürt kimligi ni hep baskilamak istemislerdir. Hemem hemen herkesin kucukken okudugu “Kendini arayan adam” kitabini bilirsiniz. O kitabin son sayfalarinda Bediuzzamanin buyuk bir Türk alimi oldugu yazilmistir. Asimilasyon kendilerini buyuk Osmanli nin varisleri taragindan olarak goren cemaat(lerce) farkinda olarak veya olmayarak yururluge konulmustur. Hicbir dayanagi olmayan fakat imanin olmazsa olmaz sarti gibi gorulen “devlet sevgisi imandandir” sozu Turk halkinin imaninin 7. sarti olmustur. Zulum yapsa da, kesse de, tecavuz etsede devleti seveceksin denmistir. Ve cemaat bu duygularla buyumustur. Cemaat kuzey Irak i rol model yapip yani Turkiye ve Turk hayrani olarak Turkiye Kurtlerinide boyle indirek olarak etkileyebilecegini dusunmustur zira ordaki halki hep Kendi Kurdunden farkli gormus kendi Kurdu nu asi kuzey irak kurdunu ise uysal gormustur. Farkinda degildir zira kuzey irakta 5 milyon insan yasamaktadir bunlarin bir kismida turkmendir fakat kendi icinde 20 milyon civarinda Kurt nufus vardir ama rol modeli disarida aramaktadir. F.G milliyetci insanlari urkutmemek icin Kurtlerden feragat etmistir. Hic bir vaaz ve sohbetinde bir atifta bulunmamis veya bir alimden bahsederken nesebinin Kürt oldundan bahsetmemistir fakat bilmem kac yuz yil once yasayan bir alimden bahsederken bile Türk irkindan oldugunu vurgulamayi ihmal etmemistir.
Rebwar kerim tarafindan yapilan röportaj hakkında iddia ettiğiniz mesele iftiradır. İnternette bile aratsanız orijinal röportajın kurmanci versiyonu metinlerini bulabilirsiniz..
http://www.rudaw.net/kurmanci/interview/30062013
Rebwar Kerim hayattadır. Rudaw.net sitesinine mail atsanız size gerekli açıklamayı yapar..
Iftira bi tane değil ki..
Rebwar Kerim birebir roportaj mi yapmis? Yoksa sorulari gondermis, abilerde cevaplamis mi? adamin bile bu oyundn haberi yok belkide. Durust olun dostlar.
kardeşim çok abartmışsın be bu kadar da değil, yani Gülen ve cemaati bu kadar türkçüydü ırkçıydı da diyorsunda, said nursi kürt olduğunu her cemaat üyesi bilir, ortalama bir cemaat üyeside, din kardeşliği der, saadet-bbp çizgisinde düşünürler önemli olan din kardeşliğidir ırk yoktur der, miliyetçilik iyi tarafıda vardır ama ırkçılığa dönüşmemeli der. Kürtlere pkk ve uzantısı hdp zulüm ediyor zamanında da devlet hep zulüm ettiği için pkk oluşmuş der. ne pahasına olursa olsun o insalara yardım etcez derler. Falan filan ortalama cemaat üyesi böyleyken , cemaatin senin gibi olma ihtimali yok, eleştirilcek şey vardır elbette, milliyetçiliği toptan reddebilirsin Gülen onu bile yapmamalıydı dersin, Hdp saygı duyulmalı kesinlikle pkk uzantısı olarak görülmemeliydi dersin, ama bunun dışında başka ne dicen, cemaatin ve FG kökten bazı sorunları da var bu noktada bu sorunların alt başlığı olarak kürt meselesini görmek lazım, yani şunu diyorum kck operasyonları için eleştirme hiç ergenekon ile de türkleri içeri attılar, bu ayrı bir sorun ırkçı oldukları için kckyı yapmıyorlar, burada akp ile hareket eden bir çete vardı, bu cemaatide terör örgütü ilan ettirip kaçıp gittiler işte.
İlk yazı… İskender beyin yazısı çok uç kalmıştı….
Bu daha toparlayıcı….
Benim araştırmam ise
https://mfatihgezer.wordpress.com/2018/03/12/devletsoyagaci-butun-insanlik-olarak-peygamber-soyundaniz/
İskender bey : Cemaatin yanlışlarunı yazmış…
Evet yanlış yapılmıştır… Ama yiğidi öldür hakkını yeme Mubarek….
Yapılan yanlışlar doğrulardan çok mu…
Okuma salonları
Kurbanda esnafların evinde olmadan Doğuda ve Afrikada olmaları…. Bunları mı götürüyor yapılan yannlııışlaarr
Eleştirel yazı TAMAM ammaaa Öldürmüşsün be Ağaaa
Benim Araştırmam
https://mfatihgezer.wordpress.com/2018/03/22/nursigulensoyagaci-tarihi-itiraflar-1/
Dil öğrenme mevzunda şunu diyim. Başka ülkeye gittiğinizde mesela Norveçe gittik diyelim ,adam ordan geri dönmeyeceğim artık orda yaşayacam diyorsa oranın dilini mecbur öğrencek. Yani illa hizmet için gitmesine gerek yok, şuan da kalkıp gitsen aynı şey geçerlidir. Ama G.doğu gittiğinde böyle bir zorunluluk yok, böyle bir zorunluluk yokken neden dil öğrenmeye vaktini harcayacaksın ki ? , dil öğrenmek çok mu kolay iş , kürtçeye gelinceye kadar öğrenilecek kaç tane dil var. Gitsin önce İngilizce öğrensin daha sonra Arapça öğrenebilir, Almanca gene çok önemli bir dil, yani bölge insani için kürtçe öğrenmek bana göre aptallıktır. Hizmet insanları birey olabilseler kendilerini geliştirseler her zaman daha iyi olurdu, kendini geliştirmek içinde sana lazım olan diller belli önce bunlar öğrenilmeli, sen zaten kendini geliştirdiğinde etrafındakilere bir şeyler verebilirsin, öbür türlü bir insanın 2. öğrendiği dil kürtçe ise yazık derim sadece insanları böyle kullandılar işte, birey olmayı başaramaz o kişiler, 15 temmuz olunca işte o soğuk şok gelip vurur insani , nasıl bir hareketin içine düşmüşüm neden bunları öngöremedim diye, çünkü sen kendini geliştirmiyordun ki öngöresin sana sürekli başka insanları düşün dendiği için sen de onları düşünmekten çoğu olayı okuyamıyordun, her zaman kandırılmaya müsait bir yapıdaydın, ve sen kendini harap ederken birileri cemaatin dümenini ele geçirmiş götürüyordu. Şu gelinen noktada hala bunları tartışmamak lazım bence, yani biri çıkıp kürtçe öğrenmiyorlardı cemaat mensupları diyor, bunu derkende Gülen emir verseydi de öğrenselerdiye getiriyor lafı, hala daha merkezi emirleri savunmak ne kadar mantıklıdır ? Biri sofrada bizi zehirlemiş, biz kaşıkların dizilimi yanlıştı diyoruz, ve bunu diyince geçmişe dönsek o kaşıkları düzgün dizmek lazımdı anlamı çıkar, geçmişe dönceksek önce o sofrayı atmamız gerekiyor baştan, zehri tespit etmemiz gerekiyor.
Cemaat üyelerinin zaten çoğunlukla dini kitap okuyor o kürtçeyi öğrendiklerinde de kürtçe sohbetler falan ne olacaktı yani ? tam olarak neyi halletmiş olacaktı o bireyler ? o kafayla gene ergenekon davalarında taraf olcaktık, gene her türlü yanlış görmezden gelincekti , gene din adına kandırılcaklardı , o yüzden Arapça öğrenip dini asıl kaynaklarından öğrenmek, ya da İngilizce Almanca öğrenip ufkunu açmak çok daha faydalı olurdu.
Hizmeti kürtlere karşı müdafaa ettiğiniz kadar keşke türklere karşıda hizmeti müdafaa etseniz hizmetin hatalarını ve fertlerin yaptığı hataları medyasının yaptığı hataları hoca efendinin arkasında saklamaknan olmamış gibi yapmayın siz bu yazıysan iskender beyi anlamadığınızı ve Kürtlere yapılan soykırımın felaket boyutunu görmüyorsunuz
Hizmeti keşke cemaatlara karşıda müdafaa etseniz bilhassa milligörüş diyanete karşı sadece kürtler söz konusu olunca müdafaa refleksler harekete geciyor bir kolektifin hatalarını hoca efendinin arkasında saklama modosuna girdiğiniz görün
Gülen hareketi bütün dünyada yaptigi hizmetlerin temeline-merkezine Mezhepte sünniligi, milliyette Türkü-Türkiyeyi koymustir.. Bu hareketin de kendisini Cografi olarakTürkiyenin, dini olarak ta ehl-i sünnetin merkezine yerlestirmesi esasen bu temele oturmayi anlasilir kilmaktadir. Istisnasiz bütün dünyada yaptiklari calismalarin hedefine Türce ve Türkiye sevgisini yerlestirmistir. Türkce ve Türkiyeyi sevmenin merkezine de dogal olarak cemaati yine kendini yerlestirmistir. Gülen hareketi gercek anlamda bir misyonerlik hareketidir. Bunu olumsuz yada negativ anlamda söylemiyorum. Hareket Türklügü ve Türkiyeyi dünyaya anlatma, Türklük ve Türkiye etrafinda bütün dünyada kültür ve egitim calismalari ile bir diaspora, uzun vadeli bir Türklük, Türkiye gücü olusturmaya calismis bunun dolayli olarak merkezde yer alan hizmetin gücüne dönüsecegini, dönüsmesi gerektigini de kuskusuz hesaplamis oldukca bilincli adimlar atmistir. Bu hususlar her hizmet-cemaat ferdinin övünerek iftiharla anlattigi konulardir. Türkce olimpiyatlari Türkce müzikler vs hangi argümanlarla ifade ediliyordu hepimiz/hepiniz bilmektesiniz. Benim esasen hayret ettigim husus Kendilerine bir hayirlari olmayan ümmetin yetimi kürtlerin bu dogal belki de olmasi gereken fitri refleksi anlamamalari… Yani Kürtlerin Türklerden ya da baska kavimlerden kendi haklarini savunmalarini beklemeleri bu kavmin hala emekleme döneminde cocukluk yasinda resit olmamisligini göstermektedir. Ben bir kürdüm. Cemaatin Türk milliyetciliginden soyutlanmasini, Türk milleti, Türk devleti, Türk vatani gibi kutsallarindan bagimsiz hareket etmesini beklemenin ortalama ortadogu insanini inkar etmek bir utopyaya kapilmak olarak görüyorum, böyle bir hayale de kapilmadim kapilmiyorum.
Türklerin, Araplarin yada Farslarin dahasi bütün müslüman kavimlerin bir birlerinin haklarini savunmalari icinde bulunduklari ortadogululuk kimligi ve kültürü ile asla mümkün degildir. Bu konuda cok sey söylene bilir. Ama en temel de insani en kutsal varlik olarak kabullenmek, insanin varlik hakkini, vatan millet bayrak din mezhep gibi kusallastirilmamasi gereken, aksine insanin hizmetkari kölesi olmasi gereken degerlerden öne almayi konusmaya baslamadigimiz sürece milliyetcilik kavmiyetcilik asiretcilik mezhepcilik ortadogululuk bizim kaderimiz olmaya devam edecektir.
Comments are closed.