Engin Sezen

Allah adın zikr idelüm evvelâ 

Vâcib oldur cümle işde her kula

Allah adın her kim ol evvel ana 

Her işi âsân ide Allah ana

Her nefesde Allah adın di müdâm 

Allah adıyla olur her iş temam

Bir kez Allah dise aşk ile lisân 

Dökülür cümle günah misl-i hazân

İsm-i pakın pâk olur zikr eyleyen 

Her murada irişür Allah diyen

Aşk ile gel imdi Allah diyelüm 

Derd ile göz yaşıle âh idelüm…”   Süleyman Çelebi

Söze, O’nu tezekkürle, tefekkürle ve tahattürle başlamak her bir işimize hayır ve bereket getirir der ahyar… Hayata istikamet ve mana, ruha selamet ve safa, bedene emniyet ve sıhhat verir besmele…

Dar-ı dünya besmeleyle açılır. Hayat, besmeleyle başlar, tekemmül eder, besmeleyle hitama erer.

Ol sebeple, günlüklerimizin ilk yazısına başlamadan, sözümüzün evvelinde biz de Bismillah deriz.

Rahman ve Rahim olanın adıyla, yadıyla…

Her yerde, her şeyde, herkeste O’nu görebilmek, duyabilmek; O’nun yed-i kudretinin tevcihiyle istikamet üzre olabilmek, kalabilmek ümidi ve arzusuyla…

Eser’deki Hakikati, başa gelendeki hayrı, olandaki hikmeti seyre dalabilmek; eşyayı ve insanı hikmet nazarıyla sezebilmek gayretiyle;  bir Kudreti Sonsuz’un iradesine ram olabilmek teslimiyeti ve ubudiyetiyle, bu kulluktan hâsıl olacak neşveden feyizyab olabilmek niyaziyle…

Başa gelen hoşlukları da, na-hoşlukları da, kemali de, boşlukları da O’ndan bilebilmek; aradıklarımızı, peşinde olduklarımızı, ardısıra kovalayıp durduklarımızı O’nda bulmak ümmidiyle…

Bismillah her hayrın başıdır, diyerek…

Biz de Evvel’de ve Ahir’de zikredelim, fikredelim esmasını…

Zihnimizin, ruhumuzun, kalbimizin fetholunmaklığı, şerlerin def olunmaklığı için tefekküre duralım ism-i şerifi…

İbn-i Arabi gibi diyelim: “Hakikatleri kelimelerin kalbine indiren Allah’a hamd olsun!...” 

Ve dahi, kudema-yı evvelden Elmalılı Hamdi Yazır hocayla bitirelim fasl-ı besmeleyi:

“İlahi! Hamdini sözüme sertac ettik,

Zikrini kalbime mi’rac ettik,

Kitabını kendimize minhac ettik.

Biz yoktuk, sen var ettin,

Varlığından haberdar ettin,

Aşkınla gönlümüzü bikarar ettin.

İnayetine sığındık, kapına geldik,

Hidayetine sığındık, lütfuna geldik,

Kulluk edemedik, afvına geldik.

Şaşırtma bizi doğruyu söylet, neşeni duyur, hakikatı öğret.

Sen duyurmazsan biz duyamayız, sen sevdirmezsen biz sevemeyiz,

Sevdir bize hep sevdiklerini, yerdir bize hep yerdiklerini,

Yar et bize hep erdirdiklerini.

Sevdin Habib’ini, kainata sevdirdin; Sevdin de hilat-i risaleti giydirdin

Makam-ı İbrahim’den makam-ı Mahmud’a erdirdin.

Server-i asfiya kıldın. Hatem-i enbiya kıldın. Muhammed Mustafa kıldın.

Salat-ü selam, tahiyyat-ü ikram, her türlü ihtiram ona,

Onun Al-ü Ashab-u etbaına ya Rab!”