Osman Dündar, The Circle

Bir gecenin hüzünlü suskunluğunda,

Mazinin derelerine akan suyun sesine

Bir inleyişle akıp çağıldayan suların kederine

Bakıp  ağlıyorum, hayallerime.

*

Sularda hayaller kurmuştuk Fırat’ın ve Dicle’nin

Derin ve suskun…

Mezopotamya’nın berrak gökyüzü kadar ak

*

Sularda yıldızların izdivacını izlerdik mehtap gecelerde

Yıldızlar kayardı heyecanları ruhumuzda,

*

Düşler kurardık kayan yıldızlar altında

Dilekler tutardık mavi yarınların düşünü kurarak

İçimizi sevinç neşideleri kaplardı baharın ilk gecelerinde

Bir kelebek kadar masum ve kısa ömürlü,

Bir gelincik kadar alımlı ve nazenindi

*

Düşlerimiz Cebrail’in müjdeleri kadar masum ve dürüst

Şeytanlarımız bize bir Yezit bir Nemrut kadar şedid

Bir kabus kadar korkutucu bir fırtına gibi yıkıcıydı

*

Bedenimize içimizden bir kurt sızmıştı farkına varmadan

Eyüp olup sırrını anlamadan

Amansız bir düşmana müptela olmuştuk

Düşmanı tanımadan dostumuzu düşmandan ayırmadan

Bir hain el kirletmişti düşlerimizi

*

Ağıtlarımıza kan dökülmüştü gözü kanlanmış canavarlarca

Leşlerimiz ziyafet sofrası kurulmuştu iştahla

Diş payı olarak da düşlerimiz sunulmuştu hunharlara

*

Bir kurt girmişti bedenimize düşmanı dost gösteren

Dağların ardına saklanmıştı gerçekler

Tüm kitaplar susmuş hakikat sözcüleri lal kesilmişti

Bereket huzur ilim vadisine cahiller çöreklenmişti

Talebeler bilgisiz, cahillerden hikmet bekliyordu

Hikmetleri kan, ölüm, şiddet ve ihanetti

*

İsa’nın havarilerinden öğrenmişlerdi kadim zamanda

*

Cehalet mektebi kurulurken melunlar toplanmış

Hikmet hödükleri kesilmişlerdi

Hikmet ülkesinin aziz ve mukaddes mekteplerinde

*

Cehalet revaçta olmuştu ihanetin liyakat olduğu dönemlerde

Cahillik diploması geçerliydi ağıtlı gecelerde

*

Evler matemhaneye dönüşmüş.

Yavru korkuyla sıra beklerken,

*

Gözü sürmeli fidanlar gelmeyecek yiğitlerine ağlıyorlar

*

Hacer’in feryadı gibi

Başları ketum iplerle sarıl yaşlı anneler ağıt mektebinde

Diplomalarını yüksek notla alma peşindeler,

*

Gözleri kısılmış pir i fani yaşlılar fitne okulunun koridorlarında

Döktükleri kanların kadehini dolduruyorlar iştahla

Meydanlarda cehennem meydanına nazireler düzüyorlar

*

İnsan kılıklı zebaniler elinde, toprak ağlıyor.

Bereket filizleri zemheriden korkup saklanıyor.

*

Güller figan elbisesini giyip ağıt mektebinde başköşede konuk.

Bülbül figan figan ötüp yaban ellerde ağlıyor.

Gülün vefasızlığına dayanmayıp boyun bükmüş bir ağaç altında

Oturmuş ağlıyor cennet bağının vefalı güllerine

*

İşte!

*

Oturmuş inliyorum gülün bahçelere vefasızlığına

Eşlik ediyorum Fırat’ın, Dicle’nin kadim yasına

Lal kesilmiş toprakların ebedi sevgilisine

Evvelin ve ahirin ihanet ve ölüm kiliminde.

*

Vefasız dostların ve kardeşlerin hançerleri kanatıyor!

Yüreğimden akan kanlar akıyor ucu açık denizlere,

Sulara kan karışıyor siyah bir kan vefasızlık zehriyle kirlenmiş,

Topraklara yalnız korku, ihanet ve düş kırıklığı yayarak.