Ebru Aksay, The Circle

Bugün Macit Ayral’ın nefis bir sülüs beytine denk geldim:

‘Fariğ ol, aybın gözetme kimsenin;

Ta ki, Hak setreyleye aybın senin.’

Tarih yok, sadece imza var: Nemegahu Macid Ğufira Zunubehu. Yani ‘Bunu yazan Macid’in günahları affoluna’. (Amin)

İmzalar çeşit çeşit tabi. Buradaki dua içeren bir imza örneği. Kimi zaman sadece isimlerini yazmışlar; Hamid, Kamil gibi ama çoğu zaman ‘Bunu falanca yazdı’ manasında, bir ‘Ketebehu’ ilavesi ile yazılmış isimler; Ketebehu Sami, Ketebehu Nazif gibi. Çok daha detaylı imzalarda daha farklı ifadeler, tevazu bildiren sözler ve dualar da zikredilmiş. Örneğin; bir başka meşke bakarak yazdıysa ‘Meşşagahu’, takliden yazdıysa ‘Galledehu’ ile imza atmışlar ve El-Fakir, El-Hakir gibi nefislerini yerdikleri ifadeler de kullanmışlar. Bu arada antparantez hemen belirteyim ki, ‘Nasıl yani, hattatlar  başkasının yazısını mı taklit etmişler?’  sorusu cevapsız kalmasın. Evet. Diğer sanatların ve disiplinlerin aksine yazı taklit etmek, hat sanatında caizdir ve çok yaygındır ve bir o kadar da zordur. Mevcut yazının ahengini, tadını zedelemeden aktarabilmek bir ustalıkdır çünkü. Takliden yazmanın her aşaması birbirinden kritiktir ama en önemlisi ilk aşama yani kalıp çıkartma faslıdır; başlı başına bir ustalık ve maharet ister. Evet, önce usulüne göre yazının kalıbı çıkartılır. Eğer iğneleme yöntemi ile kalıp çıkartılmış ise, ya kömür yahut karbon tozu ile kalıp silkelenir. Ya da kalıp üzerinden ince kurşun kalem ile geçilerek yazılacak aharlı kağıda yazı aktarılır. Artık daha sık kullanılan pratik bir yöntem olarak ise, ışıklı masa kullanılmakta ve yazı doğrudan yazılmakta. Takliden yazmak hat talebelerinin eğitiminde önemli bir merhaledir. Taklit edilen hattatın şivesi, hali, tavrı bu yolla daha kuvvetli kavranabilir.

Parantezi kapatıp, devam edelim: İmza yani ketebe, genellikle yazının yazıldığı hicri tarihi de içerir. İmzanın ve tarihin yeri, yazının alt kısımlarında, en münasip boşluktadır ve yazının ahengini bozmayacak, karmaşaya yol açmayacak ebat ve içeriktedir. Yazının her aşaması için söyleyeceğimiz söz, burada da geçerli: İmza, ustalık ister. Öyle imzalar var ki, yazıdan bile enfes desek, yeridir. Örnek mi? Kazasker Mustafa İzzet Efendi’nin 7.5 m çapındaki meşhur Ayasofya yazılarından ‘Hüseyin(ra)’ levhasındaki Hicri 1265 tarihli muhteşem imzası.

İmzanın içeriği ve Kazasker hakkında çok daha fazlası bir sonraki yazıda…


Yazarın Önceki Yazıları

Ne canlı, ne cana yakın, içe akan bir hal…

Hattatların Piri Hazreti Ali

Satırlara Dizilenler

Kalem Güzeli

Senin de derdin bu mu?